İİK. nun 96 ve 97 maddelerine göre işlem yapılabilmesi için, taşınır malların “borçlunun elinde” haczedilmiş olması gerekeceği-
İcra ve İflas Dairelerinin yaptıkları işlemlerin kanuna veya hadiseye uygun düşmemesi halinde İcra ve İflas Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca bu işlemlere karşı icra mahkemelerine şikayet yoluna başvurulabileceği; icra müdürlüklerinin verdikleri kararlardan kendiliklerinden dönerek yeni bir karar vermeyecekleri-
Tahsil harcının sorumlusunun daima borçlu olduğu; borçlunun borcunun, yatırılan paradan kesilerek ödenen tahsil harcı kadar devam edeceği, alacaklının kesilen harç miktarı kadar takibe devam etme hakkı bulunduğu-
Tebligatın usulsüzlüğü yönündeki şikayeti inceleyen ve yerinde bulan mahkemenin ayrıca borçlunun icra dairesindeki itirazlarının yerinde olup olmadığını değerlendiremeyeceği, bunun “itirazın kaldırılması” aşamasında tartışılacağı-
İstihkak davalarında takip konusu alacak tutarı ile haczedilen malın değerinden hangisi daha az ise, o değer üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Meskeniyet iddiasının İİK'nun 82/12. maddesi uyarınca taşınmazlar yönünden geçerli olup taşınır hükmündeki enkaz yönünden böyle bir iddianın dinlenemeyeceği- Ancak taşınmazın tapu kaydında şikayetçi borçlu yönünden verilmiş bir tahsis kararı veya kurulmuş bir intifa hakkı bulunması durumunda meskeniyet şikayetinde bulunulabileceği-
Borçlunun “tahrifat iddiası”na dayalı itirazının “borca itiraz” niteliğinde olduğu-
Zamanaşımına uğrayan çeklerde, keşide tarihinden itibaren faize hükmedilemez. Mahkemece bu yönün gözetilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamakta ise de, somut olayda zamanaşımına uğramış çeklere dayanarak icra takibine girişilmiş ve borçluya ödeme emri tebliğ ettirilmiştir. İcra takibine girişilmesi ihtar yerini tutan işlemler arasında sayılmaktadır. Bu durumda mahkemece “icra takibinden itibaren asıl alacağa faiz yürütülerek” davacının dava tarihi itibarıyla alacaklı olduğu toplam miktar hesaplattırılarak, uygun sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu yönlerin gözetilmemesi doğru olmadığı gibi, borçlunun icra dosyasındaki borcu kabul ve ödeme taahhüdüne ilişkin beyanlarının da dikkate alınmamasının bozmayı gerektireceği-
Borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda, dayanak çekin keşide tarihi itibariyle borçlu şirketin çift imza ile temsil olunduğu, takip dayanağı çek üzerinde tek imza bulunduğunu belirterek takibin iptalini istediği, bu haliyle borçlunun başvurusu borca itiraz niteliğinde olup, anılan itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca; itirazın kabulü kararı ile takibin duracağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.