4389 sayılı Kanun (mad. 16/II) uyarınca «izni kaldırılan banka aleyhine yapılmakta olan takiplerin duracağı, banka aleyhine ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz veya kesin haciz uygulanamayacağı–
İİK'nın 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi, haczin yargılama süresince de ayakta kalması gerekeceği-. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle ve mahkemece re'sen İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşüp, düşmediğinin belirlenmesi gerekeceği- Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu olmadığı-. Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nın 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebileceği- Tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşıdığı; ne var ki üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerektiği-
Tacir olan davalının ticari defterlerinde lehtarı bulunduğu bononun kayıtlı olmamasının, bononun geçerliliğine etkili olmayacağı-
Üzerinde gemi alacaklısı bulunan deniz servetinin satılması halinde, bedel paylaştırılırken, diğer bütün adi ve rehinli alacaklarla ihtiyati veya icrai hacizle temin edilmiş alacaklardan önce gemi alacaklısının alacağının ödenmesi gerekeceği–
Taşınmazın tapu kaydına konulan haczin borçluya bildirilmemiş (tebliğ edilmemiş) olması halinde, haczin kaldırılması istemini içeren şikayetin süresinde yapılmış kabul edileceği–
İcra müdürünün borçlunun önceden muvafakati bulunması halinde, gelir aylık ve ödenekleri üzerine haciz koyabileceği, İİK’nun 83/a maddesindeki genel kuralın aksine, takibin kesinleşmesinden sonra olmak koşulu ile borçlunun haciz tarihinden önceki muvafakatinin geçerli olduğu, bu düzenlemenin Sosyal Güvenlik Kurumu’nca hak sahiplerine verilen gelir, aylık ve ödeneklerin haczi hakkında da uygulanmasının gerekeceği-
Borçluya örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliğ edildiği ve ödemenin yapıldığı tarih dikkate alındığında, belirtilen ödeme tarihi itibarı ile İİK. mad. 168/2'de öngörülen on günlük süre geçmediğinden, ihtiyati hacizlerin icrai hacze dönüşmemiş olacağı ve ödeme emrinin tebliğinden sonra ve fakat takibin ve ihtiyati hacizlerin kesin hacze dönüşmediği dönemde, haciz safhasına geçildiği kabul edilemeyeceğine göre; yapılan ödemeler sebebi ile % 4,55 oranında tahsil harcı alınması gerektiği-
Tarafları aynı olan ve aynı alacaktan kaynaklanan ilamlar için itiraza konu ilamsız takip dosyası üzerinden alacağın tahsili mümkün iken makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın takip başlatılması usul ekonomisine aykırılık teşkil etmesi sebebi ile, ayrı takip yapılmaması gerekeceğ-
Takibe konu senette yer alan imzaya itiraz edilmesi durumunda, "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğunun gözetilmesi ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya gidilmemesi gerektiği- Takibe dayanak bono üzerinde yaptırılan imza incelemesi sonucunda, “imzanın, borçlu şirketin yetkilisinin eli ürünü olmadığının tespit edildiğinin bildirildiği’, anılan rapora alacaklı vekili tarafından itiz edilerek vekaletnamede yer alan borçlu imzasının mukayese alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasının talep edildiği görüldüğünden, mahkemece ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak alacaklı tarafından ibraz edilen vekaletnamenin mukayeseye esas alınmak üzere usulünce yeniden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.