6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartlarından olan görev konusunda aynı Kanun'un 138. maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebilir ise de, ancak bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerektiği- Dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesinin HMK'nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşturduğu- Davalıya dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğ edilmeden görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu- 
Davacının davalı alacaklıların alacaklarının esas ve miktarına itiraz etmeyip, «davalı-alacaklıların takiplerindeki usulsüzlükler nedeniyle, satıma konu taşınmazdaki hacizlerinin geçersizliği»ni ileri sürmüş olması halinde uyuşmazlığın icra mahkemesinde çözümleneceği—
1475 sayılı Kanunun 28.maddesi (4857 Sayılı Kanunun 35.maddesi) ve 6772 Sayılı Kanunun 44.maddesi uyarınca işçinin almakta olduğu ücretin haczedilemeyeceğine ilişkin düzenleme getirilmiş olup,kıdem tazminatının 4857 Sayılı Kanunun 35.maddesinde "işçinin almakta olduğu ücretlerin dörtte birinden fazlası haczedilemez."şeklindeki hükümde ifadesini bulan ücretten sayılamayacağı,tamamının haczedilebileceği-
Mahkemece şikayetin mahiyeti dikkate alınarak, duruşma açılıp, taraf teşkili sağlandıktan sonra, taraflara diyeceklerinin ve varsa delillerinin sorulup, satış talebi hakkında da olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, evrak üzerinde ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Hamilin (takip alacaklısının) karşılığı bulunmayan çeke dayalı olarak cirantalar, keşideci ve diğer çek borçluları hakkında yapacağı takibin, çekin, ibraz süresinin sona ermesinden itibaren altı ay (şimdi; üç yıl)geçmekle zamanaşımına uğrayacağı 6273 sayılı kanunun 7. maddesi ile değişik [TTK. 726/1; şimdi; Yeni TTK. mad. 814/(1)] —
İcra müdürlüğünce alacaklıya fazladan ödeme yapıldığı belirtilerek muhtıra gönderildiği anlaşıldığından, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak fazla ödeme olup olmadığının belirlenmesi gerektiği-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu- Somut olayda mahkemece, 'senetteki imzanın borçlunun eli ürünü olmadığına' ilişkin kesin kanaat içeren bilirkişi raporu alındığı halde, borçlu aleyhine karar verildiği anlaşıldığından; mahkemece, 'alınan bilirkişi raporu doğrultusunda İİK'nun 170/3.maddesi uyarınca borçlunun imzaya itirazının kabulüne' karar verilmesi gerekirken, kesin kanaat içeren bilirkişi raporunun aksine 'itirazın reddi' yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Tek elden yönetilen ve muhasebeleri ortak (birlikte) tutulan şirketler topluluğunda, şirketlerin gelir giderleri bir havuzda toplanarak iç içe geçtiğinden, gelirin grup içerisindeki başka şirketlere aktarılarak organik bir bağ kurulmakta olduğu, ve bu tür şirketlerde bir şirketin mallarının diğer şirketin borçlarından dolayı haczedilebileceği-
Borçluya ait para veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde, icra müdürlüğünce sıra cetveli (derece kararı) yapılması gerekeceği; bunun için mutlaka satış sonucu para elde edilmiş olmasının zorunlu olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.