Taraflar arasındaki katılma alacağı isteği bakımından davanın çözüm yerinin aile mahkemeleri olduğu, aile mahkemesi olmayan yerlerde ise, asliye hukuk mahkemelerinde davanın "aile mahkemesi" sıfatı ile görülüp karar bağlanması gerekeceği- Davacının diğer isteği ise TBK’nun 19. maddesine dayalı şahsi hakka ilişkin muvazaa nedeniyle iptal istemine ilişkin olduğundan bu istek bakımından uyuşmazlığın çözüm yerinin HMK’nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemeler olduğu, görevin kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulacağı, mahkemece her iki davanın birlikte asliye hukuk mahkemesinde görülerek karara bağlanmasının doğru olmadığı- Aile mahkemesince, katkı payı alacağına hükmedilmesi durumunda hükmedilen katkı payı alacağı ile boşanma davasının kesinleşip kesinleşmediği, tenfiz edilip edilmediği de belirlenerek anılan dava sonucu hükmedilen alacaklar gözönüne alınarak, tasarrufların TBK’nun 19 maddesi gereğince iptale tabi olmadığının değerlendirilmesi, iptale tabi olması halinde davacı yararına hükmedilecek katkı payı alacağı ile boşanma davası ile tazminat ve fer’ileriyle sınırlı olarak İİK. mad. 283/1 kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi gerektiği-
6183 s. K. mad. 97 uyarınca, “gayrimenkul kendisine ihale olunan kimse derhal veya verilen mühlet içinde parayı vermezse ihale kararı feshedileceği ve gayrimenkul satış komisyonunca hemen 7 gün müddetle artırmaya çıkarılacağı,  bu artırmanın alakadarlara tebliğinin aranmadığı, sadece ilan edileceği ve en çok artırana ihale yapılacağı- Yıkım kararının dosyadaki imardan gelen belgede gözükmemesi ve şartnamede gösterilmemiş olmasının artırmaya katılımı engelleyen bir neden olmayıp, aksine katılımı teşvik edici nitelikte olduğu-
Hacizli taşınmazın satışının iki yıllık süre içinde istenmesine rağmen, 1. ve 2. artırmada pey süren olmadığından (alıcı çıkmadığından), ihalenin gerçekleşmemesi halinde, satış talebinin düşmüş olacağı, İİK. 110’a göre usulüne uygun yeniden satış talebinde bulunulmaması halinde, haczin düşeceği—
Takip konusu çekteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti alacaklıya ait olup, alacaklı vekili tarafından, yeniden bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine ve Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin, imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme de bulunmadığına göre, mahkemece, bu konuda uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Haciz nedeniyle hesaptan gelen paranın ödenmesinin haczedilmezlik şikayetinin esasının incelenmesine engel olmayacağı-
İİK.nın 281/2 maddesi uyarınca iptale tabi tasarruflar hakkında ihtiyati haciz kararı verilebileceğinden, dava dilekçesinde her ne kadar ihtiyati tedbir talep edilmiş ise de hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan talebin, ihtiyati haciz talebi olarak nitelendirilmesi gerekeceği-
''Dava konusu 3 adet çekteki keşideci imzalarının davacı eli ürünü olmadığının anlaşıldığı'' gerekçesiyle ''davanın kabulüne'' karar verileceği-
Avukatlık Kanunu'nun 166.maddesi uyarınca Avukatlık ücret alacağının rüçhanlı alacak olarak kabul edileceği, davacı alacaklının alacağının İİK'nun 100. maddesi hükümleri gereğince hacze iştirak ettirilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.