4077 Sayılı Kanunun 10/B maddesi uyarınca konut kredisine ilişkin kefaletin adi kefalet niteliğinde olduğu, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın muaccel olması gerektiği, kredinin teminatının hileli işlemlerle ortadan kaldırılmış olmasının tek başına alacağı muaccel hale getirmeyeceği, tüketici kredisinin kalan taksitlerinin 4077 Sayılı Kanunun 10/B hükmü uyarınca muaccel hale gelmesine ilişkin koşullarının somut olay bakımından gerçekleşip gerçekleşmediğinin anlaşılamadığı belirtilerek ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
“Haczin yasaya aykırı yapıldığı” şeklindeki başvurunun “şikayet” niteliğinde olduğu ve bu nedenle de bu durumda ‘dava’ prosedürü uygulanmayacağı, ‘davalı’ (karşı taraf)ın taraf isimlerinin yanlış gösterilmesinin, icra dosyasına göre her zaman düzeltilebileceği–
Haczin, borçlunun faaliyet adresinde yapılmış olması halinde “mülkiyet karinesi”nin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına sayılacağı, ispat yükü kendisine düşen üçüncü kişinin karinenin aksini ancak güçlü ve inandırıcı delillerle ispat edebileceği-
Usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gerekeceği-
İİK. nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu durumlarda, bu yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmedikçe mahkemece üçüncü kişi tarafından açılan istihkaka davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
K. takdirine itiraz üzerine icra mahkemesince verilen kararın kesin nitelikte olduğu- İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte meskeniyet şikayetine konu edilebilecek bir haczin mevcut olamayacağı-
İcra kefili olduktan soma sahibi olduğu aracı üçüncü şahsa satan sanık hakkında atılı suçun oluşumu için, borçlunun ödeme gücünün bulunup bulunmadığının araştırılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir edilmesi gerekeceği-
Borcun doğumundan evvel davacı üçüncü kişinin eşinin borçlu şirketten ayrıldığı, haciz yapılan yerin ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten farklı bir yer olduğu, her ne kadar haciz mahallinde borçluya ait evraklara rastlanmışsa da, bu evrakların tamamına yakının davacının eşinin borçlu şirkette ortak olduğu döneme ait olduğu, bu evrakların tarihlerinin de borcun doğumundan önceye tekabül ettiği, eş anlatımla bu evrakların güncel evraklar olmadığı görüldüğünden ve dava konusu takibin dayanağı işçi alacağı olup, alacaklıların ‘döner ustası oldukları, yani borçlu şirketin fiilen gıda sektöründe faaliyet gösterdiği, davacının ise kuyumculukla iştigal ettiği nazara alındığında, davacı ile borçlu şirketin fiili olarak iştigal konularının da aynı olmadığı anlaşıldığından, İİK. mad. 96 vd.na dayalı olarak üçüncü kişinin açtığı istihkak talebine ilişkin açılan davanın kabulüne ilişkin yerel mahkeme kararının onanması gerektiği-
İmzaya itiraz dışında kalan diğer bütün itirazlar borca itiraz olarak değerlendirileceği, tahrifat iddiasının ''senet metninden anlaşılan'' nitelikte bir itiraz olduğu ve yargılama sırasında ileri sürülmesinin mümkün olduğu- Tahrifat iddiası özel ve teknik inceleme gerektirdiğinden bilirkişi raporu alınması gerektiği-
İİK'nın 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi, haczin yargılama süresince de ayakta kalması gerekeceği- Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle ve mahkemece re'sen İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşüp düşmediğinin belirlenmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.