TMK mad. 891 uyarınca; ipotekle güvence altına alınmış bir alacağın devrinin geçerli olması, devrin tapu kütüğüne tescil edilmesine bağlı olmadığından, borçlunun üçüncü kişiyle yaptığı alacağın devri sözleşmesi ile alacağın temlik edildiği, bu durumda, temlik alınan kısım kadar ipotek hakkının da TBK mad. 189'da yer alan emredici düzenleme gereğince temlik alacaklısına geçeceği tabii olup, kanunun emredici hükmü gereğince alacağın devri ile bağlı haklardan olan ipotek hakkının da intikal edeceği gerçeği karşısında, mahkemenin, alacağın temlik edilmesi ile birlikte ipoteğin devrinin geçerli olabilmesi için tapu siciline tescilinin gerekli olduğu yönündeki gerekçesinin yerinde olmadığı-
İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca, mahkemece borçlunun imzaya itirazının kabulü halinde takibin "durdurulması" yerine "iptaline" karar verilmesi isabetsiz ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
4077 s. K. 10. maddesi kapsamında olan tüketici kredisi sözleşmelerinin kefilleri yönünden İİK. mad. 68/b'nin uygulanamayacağı, kefilin bu hususu şikayetinin süreye tabi olmadığı- Duruşma yapma hususu icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de (İİK. mad. 18); anılan takdir yetkisi mutlak bir seçimlik hak olmayıp halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda mahkemenin takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanması gerektiği-
Takibe konu ilamın kıdem ve ihbar tazminatı alacağı ve fer'ilerine ilişkin olup, iflasın ertelenmesi davası devam ederken tedbir kararı verildiği, alacağın tahakkuk tarihi ilam karar tarihi (bozma sonrası), tedbir tarihinden geriye doğru 1 yıllık süre içinde kaldığından ve anılan alacağın İİK'nun 206. maddesinin birinci sırasındaki alacaklardan olduğu ve dolayısıyla tedbir kararının istisnası kapsamında kaldığı anlaşıldığından, takibin devamının mümkün olduğu ve teminat da iade edilemeyeceğinden icra müdürlüğü'nün ret kararı yerinde olduğu-
Vekilinin beyanından dolayı asilin sorumlu tutulamayacağı-
Kiralayanların birden fazla olması durumunda, aralarında “zorunlu dava arkadaşlığı” bulunduğundan hepsinin birlikte tahliye istemli takip açmaları ve icra mahkemesinden birlikte “tahliye” istemeleri gerekeceği-
İİK 363. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilecek kararlar sayılmış olduğu- Uyuşmazlık konusu kararın, şikayetçinin sıfatı nazara alındığında, kesin nitelikte olmadığı- O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklının dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönünden yapılacak olan inceleme neticesinde oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, 'istinaf isteminin usulden reddine ve son kararla temyiz başvurusunun reddine karar verilmesinin' isabetsiz olduğu-
Dava konusu taşınmazın tapu kaydına işlenen haciz şerhinin alacaklılarına ve ipotek lehtarına karşı da dava açılarak ve dava açıldığı takdirde açılan davalar bu dava ile birleştirilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.