Yasal düzenlemeler gereğince, ülkemizin ve Almanya'nın Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi'nin tarafı olduğu, yabancı devlet makamlarınca düzenlenen şikayete konu vekaletnamenin Türkiye'de kullanılabilmesi için Türk makamlarının onayına gerek olmadığı, icra müdürlüğünce borçlu vekiline gönderilmesine karar verilen muhtıra tebliğ edilmeden önce apostil şerhli vekaletnamenin alacaklı vekilince takip dosyasına sunulduğu anlaşıldığından, şikayetin tümden reddi gerektiği-
TTK'nun 690. maddesi yollaması ile 592. maddesi uyarınca boş bir senedin imzalanarak verilmesi mümkün bulunup bunun geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği, bononun tedavüle konulmadan önce unsurlarının tamamlanmasının yeterli olduğu, senedin anlaşmaya aykırı biçimde doldurulduğunun yazılı bir belgeyle ispatlanmasının gerektiği, takibe konu bononun TTK'nın 688.maddesinde belirtilen yasal unsurları taşıdığı, davacı tarafça bononun aslında başka bir şahsa verilip borcun ödendiği iddia edilmiş ise de, bu konuda yazılı bir belge sunulmadığı gibi ödenmiş bir bononun davacıya geri verilmiş olması gerekip bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu, uzman bilirkişiden alınan 10/06/2011 tarihli rapora göre takibe konu bono üzerinde yapılan incelemede senedin bedel kısmında tahrifat olarak nitelendirilebilecek herhangi bir bulgunun saptanmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali ve tahliye istemi-
İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca, mahkemece borçlunun imzaya itirazının kabulü halinde takibin "durdurulması" yerine "iptaline" karar verilmesi isabetsiz ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Takibe konu ilamın kıdem ve ihbar tazminatı alacağı ve fer'ilerine ilişkin olup, iflasın ertelenmesi davası devam ederken tedbir kararı verildiği, alacağın tahakkuk tarihi ilam karar tarihi (bozma sonrası), tedbir tarihinden geriye doğru 1 yıllık süre içinde kaldığından ve anılan alacağın İİK'nun 206. maddesinin birinci sırasındaki alacaklardan olduğu ve dolayısıyla tedbir kararının istisnası kapsamında kaldığı anlaşıldığından, takibin devamının mümkün olduğu ve teminat da iade edilemeyeceğinden icra müdürlüğü'nün ret kararı yerinde olduğu-
Alacaklı, tedbir kararının verildiği menfi tespit davasında taraf olduğu için, verilen bu tedbir kararının kendisini bağlayacağı ve mahkemece çekin herhangi bir işleme esas alınamayacağına dair verilen tedbirden sonra açılan takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Takibin şekline göre İİK.nun 62/1.maddesi uyarınca her türlü itirazın muttali olunan tarihe göre yedi gün içinde icra dairesine yapılması gerekeceği-
Borçlunun, genel haciz yolu ile başlatılan takip talebinde istenen işlemiş faiz miktarına itirazının borca itiraz niteliğinde olduğu ve bu itirazın icra dairesine bildirmesi gerektiği- Borçlunun borca itirazlarını icra dairesi ile birlikte ayrıca icra mahkemesine de bildirmesinin fuzuli bir başvurudan ibaret olup hukuki sonuç doğurmayacağı-
İİK.nun 269/III maddesi gereğince davacı alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebileceği, icra dosyasında İİK.nun 59. maddesi uyarınca itiraz dilekçesi davacı alacaklıya tebliğ edilmediğine göre itirazın kaldırılması ve tahliye davasının süresinde açıldığının kabulü gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.