Tanzim yeri bulunmayan takibe konu senette, keşideci adı soyadı altında yazılı olan mahalle ve sokak içeren adres, belirgin bir idari birimi belirtmediğinden, icra mahkemesince re’sen takibin iptaline karar verilmesi gerektiği- İİK. mad. 170/a uyarınca, borçlu yararına tazminata ve para cezasına hükmedilemeyeceği- 
Mali yönden ödeme güçlüğü içinde bulunan borçlu bakımından çok kere büyük bir meblağ teşkil eden hakediş bedellerinin, alacaklı bankalar tarafından mahsup edilerek kendi alacaklarını tahsil etmelerinin, borçlarını ödemek suretiyle alacaklıların iflas tasfiyesine göre daha iyi bir şekilde ve eşit koşullar altında tatmin etmeye yönelik konkordato ile ulaşılması öngörülen hedefe uygun düşmeyeceği- İİK. mad. 287 uyarınca, mahkemenin borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı- Borçlu şirketlerin kendi hesaplarına , geçici mühletin ilan tarihi ve sonrasında gelecek olan hakediş bedellerinin ve alacaklarının bankalar tarafından kendi alacaklarına mahsup edilmemesi yönünde, hakediş bedellerinin ve alacaklarının konkordato projesi çerçevesinde ve konkordato komiseri denetiminde kullanımının sağlanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesinin konkordatonun amacına uygun düşeceği- Borçlu şirketlerin aynı ek tedbir talebindeki , paraların başka hesaplara yatırılmasına yönelik istemi yönünden haklılığını gerektirir bir durumun mevcudiyeti ve ihtiyati tedbir şartlarının ise oluşmadığı-
İİK.’nun 179/b maddesinin uygulanmasından kaynaklanmakta olan şikayetin kamu düzeni ile ilgili olup herhangi bir süreye tabi olmadığı-
Takibe konu bonolarda borçlunun lehdar ciranta olmasına rağmen 31.03.2013 vade tarihli bono için, 2 iş günü çektikten sonra 03.04.2013 tarihinde ödememe protestosu düzenlendiği, buna göre alacaklının, itiraz eden lehtar cirantayı, 31.03.2013 vade tarihli bono yönünden, takip hakkının bulunmadığının anlaşıldığı, o halde, mahkemece, bu husus re'sen gözetilerek, 31.03.2013 vade tarihli bono için, İİK.nun 170/a maddesi uyarınca itiraz eden borçlu yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Hamiline düzenlenmiş olan takibe konu çekin ilk cirantası ile imzaya itirazı kabul edilen keşideci arasında doğrudan bir ilişki bulunduğu somut şekilde belirlenemediğinden, ilk ciranta olan alacaklının, borçlunun imzasının sıhhatini bilecek durumda olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, borçlu tarafından, alacaklının senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu da ispatlanamadığına göre, mahkemece alacaklının tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Ceza davası her ne kadar zamanaşımına uğramış ise de, dosyada alınan bilirkişi raporunda kooperatif kayıt ve defterlerinin usulüne uygun tutulmayıp, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen bir miktar ödemenin gerçekte yapılmadığı anlaşıldığından, gerçek dışı olduğu belirlenen bu miktar dışında kalan davacı alacağı yönünden salt usulüne uygun olmadığı anlaşılan defter kayıtlarına itibar edilerek karar verilmesinin hatalı olduğu- Davacı tarafından iddia edilen bu ödeme tutarı ve kalan alacak yönünden ayrıca varsa fatura, makbuz ve ödeme belgelerinin ibraz edilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
İlamda, ''... Davacıya ... satılan ... cihazının davalıya iade edilerek cihazın aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesine...'' karar verilmiş olması halinde, anılan ilam bu haliyle edimlerin aynı zamanda ifası (birlikte ifa) yükümlülüğünü vermekte olduğundan, ilamın infazı, ayıplı cihazın teslimi ile ayıpsız aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesinin birlikte gerçekleştirilmesinin gerekeceği ve bu durumda takip başlatan alacaklının ayıplı cihazın teslimine hazır olduğunu veya teslim adresi bildirilmesi halinde cihazın adrese teslim edileceği hususunda bir ihbar veya bir bildirim yapmadan takibe devam etmesine olanak bulunmadığı-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunun -senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden- alacaklı tarafından ispat edilmesi gerekeceği- Alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasının talep edilmesi halinde; mahkemece ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak -masrafın alacaklı tarafından karşılanmak üzere ve bu konuda kesin süre verilerek- usulünce yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dosyada hükme esas alınan raporlar arasında çelişki olup aralarındaki mübayenetin giderilmediğinden, her iki raporun da mahkeme talebi üzerine alındığı ve raporlardan birinin diğerine üstünlüğünün kabul edilemeyeceğinden, Bölge Adliye Mahkemesince; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve grafoloji alanında ehil bilirkişilerden oluşturulacak bir kuruldan kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İcra hakiminin, gecikmiş itiraz nedenlerini inceledikten sonra gecikme sebebinin mahiyetine ve hadisenin özelliklerine göre, takibin tatilini tensip edebileceği, mazeretin kabulü halinde icra takibinin duracağı, aynı celsede alacaklının itirazın kaldırılmasını sözlü olarak da isteyebileceği, bu taktirde tetkikata devam olunarak icra mahkemesinde gerekli kararın verilebileceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.