Satışın kıymet takdirinin esas alındığı tarihten iki sene sonra yapılmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi sayılacağı; iki yıllık sürenin başlangıcının, bilahare kesinleşmesi kaydı ile kıymet takdirinin yapıldığı tarih olduğu-
‘Ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğuna’ ilişkin icra mahkemesine yapılan başvurunun ‘şikayet’ niteliğinde olduğu–
Haczedilmezlik şikayetinin harca bağlı olduğu, ancak yazı işleri müdürlüğünce borçlunun şikayet dilekçesi üzerine «harçtan muaf» açıklaması yazılarak kendisinden başvurma harcı alınmamış olması halinde, icra mahkemesince şikayetçi borçluya başvurma harcını yatırması için olanak tanınması ve bundan sonra hasıl olarak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekeceği–
İmza itirazı kabul edildiğine göre, mahkemece, "takibin durdurulması" yerine "takibin iptaline" karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca, mahkemece borçlunun imzaya itirazının kabulü halinde takibin "durdurulması" yerine "iptaline" karar verilmesi ve hükümde borçlunun imzaya itirazı sonucu karar verildiği halde, inceleme konusu olmayan borca itiraza yer verilmesi isabetsiz ise de, anılan yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidildiği-
Borca itiraz dilekçesinin, şirket adına değil şirket temsilcisi adına verilmiş olması halinde, şirket hakkında yapılmış olan takibin durdurulamayacağı–
Mahkemece, borçlunun borca itirazı kabul edildiğinden, İİK’nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Hakkın özünden feragat edilmedikçe (sadece takibin durdurulması istendikten sonra) aynı takibe devam edilebileceği-
Zamanaşımı itirazı kabul edilen borçlunun, takibinin durdurulması yerine takibin kaldırılmasına hükmedilmesinin ve zamanaşımı itirazı esasa ilişkin nedenlerden olmadığı halde alacaklının inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğu-
Takip dayanağı olan çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı iddiasının keşideci tarafından ileri sürülmese dahi, çekin geçerliliği mutlak def’i mahiyetindeki bu iddiaya bağlı olduğundan muteriz borçlu (ciranta) tarafından alacaklı hamile karşı ileri sürülebileceği, o halde, bölge adliye mahkemesince HMK'nun 266. maddesi uyarınca yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılarak, takibe dayanak çekin keşide tarihi altındaki imzanın, keşide yerinde mevcut keşideci imzası ile karşılaştırılıp aynı elin ürünü olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.