Toplanan delillere göre borçlunun imzaya itirazının kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu, ancak, cirantanın takip alacaklısı olduğu gözetildiğinde, adı geçenin, takip konusu senetlerdeki imzaların keşidecinin eli ürünü olup olmadığını bilebilecek konumda olmadığı anlaşıldığından, bu durumda icra mahkemesince alacaklı aleyhine tazminata ve para cezasına karar verilmesinin; ayrıca mahkemece borçlunun imzaya itirazının kabulü halinde  takibin "durdurulması" yerine "iptaline" karar verilmesinin  isabetsiz olduğu, açıklanan nedenle kararın bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği-
Hakkında iflasın ertelenmesi kararı verilmiş olan borçluya karşı yapılmış veya yapılacak olan rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takiplerin satış aşamasına kadar devam edeceği–
İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca; icra mahkemesinin, aynı Kanun'un 68/a maddesine göre yapacağı inceleme sonunda inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığı kanaatine varırsa, itirazın kabulü ile birlikte takibin durdurulmasına ve 4. fıkra uyarınca alacaklının senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, borçlu yararına takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın %10’u oranında para cezasına hükmetmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki protokolden ve alacaklının cevap dilekçesinden anlaşıldığı üzere protokolün taraflara karşılıklı edimler yüklediği ve takibe konu senedin protokol kapsamında verildiği tartışmasız olup, alacağın varlığı, miktarı ve tahsilinin yargılamayı gerektirdiği, o halde, mahkemece borca itirazın kabulü ile İİK'nun 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu itirazında, gerçek borç miktarının toplam alacağın ¼ kadar olduğunu belirtmesine rağmen kabul ettiği miktarı açıkca belirtmeyerek, takibin durdurulmasını istediğinden, davalının itirazının borcun tamamına yönelik olduğunun kabulü gerekeceği-
Akit ile borçlanmaya ehil olan kimsenin poliçe, çek ve bono ile de borçlanmaya da ehil olduğu, ticaret şirketlerinin ticaret sicilinde tescil ile tüzel kişilik kazanacakları ve bu andan itibaren kambiyo taahhüdünde bulunabilecekleri-
Gayrimenkulün aynına ilişkin takip dayanağı ilamın kesinleşmeden takibe konulduğu sabit olup, temyiz inceleme tarihi itibariyle de henüz kesinleşmediği uyap üzerinden anlaşılmış olmakla 7176 sayılı Kanun’un 21. maddesi gereğince; anılan Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takiplerinin kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulmasına karar verilmesi gerekeceğinden mahkemece, kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar takibin durdurulmasına karar verilmesinin gerektiği-
Takibe konu senette yer alan imzaya itiraz edilmesi durumunda, "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğunun gözetilmesi ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya gidilmemesi gerektiği- Takibe dayanak bono üzerinde yaptırılan imza incelemesi sonucunda, “imzanın, borçlu şirketin yetkilisinin eli ürünü olmadığının tespit edildiğinin bildirildiği’, anılan rapora alacaklı vekili tarafından itiz edilerek vekaletnamede yer alan borçlu imzasının mukayese alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasının talep edildiği görüldüğünden, mahkemece ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak alacaklı tarafından ibraz edilen vekaletnamenin mukayeseye esas alınmak üzere usulünce yeniden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Kambiyo senedinden kaynaklanan borç nedeniyle menfi tesbit istemine ilişkin davada ispat yükü kendisinde olan ve kambiyo senedinin tehdit ile ve anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden taraf olan davacının bu iddiasını kanıtlayamadığı- İcra takibi HMK 209 uyarınca ihtiyati tedbir yolu ile durduruduğundan davalı lehine tazminata hükmedileceği-
Sahtelik nedenine dayalı olarak açılan menfi tespit davasında mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulabileceği, sadece senedin sahteliğinin iddia edilmesinin takibi durdurmayacağı, cumhuriyet savcılığında senedin sahteliğine dayalı şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmayacağı,ancak, cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilmesi halinde icra takibinin durdurulabileceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.