Dosyada hükme esas alınan raporlar arasında çelişki olup aralarındaki mübayenetin giderilmediğinden, her iki raporun da mahkeme talebi üzerine alındığı ve raporlardan birinin diğerine üstünlüğünün kabul edilemeyeceğinden, Bölge Adliye Mahkemesince; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve grafoloji alanında ehil bilirkişilerden oluşturulacak bir kuruldan kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İcra hakiminin, gecikmiş itiraz nedenlerini inceledikten sonra gecikme sebebinin mahiyetine ve hadisenin özelliklerine göre, takibin tatilini tensip edebileceği, mazeretin kabulü halinde icra takibinin duracağı, aynı celsede alacaklının itirazın kaldırılmasını sözlü olarak da isteyebileceği, bu taktirde tetkikata devam olunarak icra mahkemesinde gerekli kararın verilebileceği-
Mahkemece, borçlunun zamanaşımına yönelik şikayeti kabul edildiğine göre; İİK.'nun 71.maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken; takibin durdurulması yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması yoluna gidildiği-
Davadan önce davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı ve davacının borçlu olup olmadığı hususu yargılamayı gerektirip gerektirmediği ve yerel mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olup olmadığı-
Mahkemece, borçlunun imza itirazı kabul edildiğine göre, İİK. 70 uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, belirtilen yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İtirazı kabulü ile takibin duracağı- Borçlunun borca itirazı kabul edildiği halde, borçlunun tazminat talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
19.10.2005 tarih ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 138/4. maddesinde; “Fonun alacaklı olduğu ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu uyarınca yapılan takiplerde, borçlular tarafından yapılan itirazlar satış dışında takip işlemlerini durdurmaz" hükmüne yer verildiği, fon alacaklarının takip ve tahsiline ilişkin olarak getirilen bu istisnai düzenlemeden, anılan Kanun'un 143. maddesinde belirtilen varlık yönetim şirketlerinin yararlanamayacağı, bu nedenle olaya 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 138/4. maddesinin uygulanması yerinde olmayıp, borçlunun takibe karşı yasal süresi içerisinde yaptığı itirazın dikkate alınarak buna göre işlem tesisi gerekeceği-
Davanın, menfi tespit ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkin olduğu, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, icra inkar tazminatına hükmedileceği, icra inkar tazminatının, asıl alacağa dahil olmayıp talep edilmesi borçlu iradesine bağlı olan fer 'i bir hak olduğu, “davanın kabulüne ancak icra inkar tazminatının reddine” karar verildiğinde, davacı aleyhine yargılama giderine karar verilemeyeceği-
Sanık hakkında müştekinin yaşlılığından ve yalnızlığından istifade ederek aldığı vekaletnameler ile paralarını kullanma eyleminin basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağı, müştekiye bir takım yalanlar ile senet imzalattığı, bu senedi de imzaya koyarak haciz işlemi yaptığı yaptığı gerekçesi ile dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına karar verildiği- Davalı alacaklı hakkında takibe konu bono nedeni ile dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilmiş bulunmasına göre HMK'nın 209.maddesi gereğince tedbir talebinin teminatsız olarak kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçi borçlu ipotek veren 3. kişi konumunda olup, ipoteğin, borçlunun doğmuş ve doğacak borçlarını teminen kurulmuş üst sınır (limit) ipoteği olduğu anlaşıldığından, şikayetçi ipotek veren üçüncü kişinin sorumluluğunun, ipotek limitiyle sınırlı olduğu, şikayetçinin, aynı zamanda ipoteğe konu alacakla ilgili kredi sözleşmesinde müteselsil kefil konumunda olması ve İİK. mad. 150/ı maddesi uyarınca kendisine kat ihtarı tebliğ edilmesinin de sonuca etkili olmadığı, bu hususun ipoteğin nevini değiştirmeyeceği, sadece alacaklıya örnek 6 icra emri göndermek suretiyle takip yapma hakkı bahşedeceği- Mahkemece, ipotek veren taşınmaz maliki üçüncü kişi bakımından ipotek limitini aşan kısımla ilgili takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.