Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takiplerinde icranın geri bırakılması için ilamlı takiplere ilişkin İİK'nın 33/a maddesine atıf yapıldığı, ancak aynı Kanunun 33. maddesinin 3. fıkrasına atıf yapılmadığı anlaşıldığından, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin oluşan zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması talebinin reddi halinde İİK'nın 33/3. maddesine göre; kararı isitnaf eden borçlu tarafından İİK'nın 33/3. maddesinde öngörülen teminatın yatırılmasına gerek olmadığı, o halde Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun istinaf başvurusunun esasının incelenmesi gerekirken, HMK 352. maddesi gereğince istinaf isteminin usulden reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun, dosya borcunun ödendiğini ileri sürerek hacizlerin kaldırılması talebinin icra müdürlüğünce reddedilmesi üzerine, memurluk kararının iptali ile belediyelerdeki alacakları üzerine konulan hacizlerin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine yaptığı başvuruda, şikayet tarihine kadar ki, borç ödemelerinin esas alınması gerektiği- Yapılan ilk ödeme tarihine kadar, alacağa işleyecek faizden, TBK'nun 100. maddesi gereği, öncelikle faiz kaynaklı alacağın düşülmesi ve bu hesaplamanın her bir ödeme tarihine göre ayrı ayrı yapılması gerektiği halde, dönemsel ödemeler yapıldığı gözetilmeksizin ve alacaklının alacağına faiz işletilmeden hesaplama yapılmasının hatalı olduğu-
Ticari senetlerin ticari işletme ile olan ilgisi iyi niyetli üçüncü kişilerce kolaylıkla anlaşılamayacağından, ticari mümessilin imzaladığı senetlerin iyi niyetli üçüncü kişiler bakımından işletmeyi bağlayacağının kabulü gerekeceği-
Davanın nakden düzenlenmiş bono nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, davalının, davacıya verdiği borç para karşılığında bononun düzenlendiğini savunduğu ve böylece bononun düzenlenme sebebini talil etmediği, bu durumda ispat külfeti davacı tarafta olup, davacının bonoya karşı ileri sürdüğü iddialarını aynı kuvvette yazılı delille kanıtlamak zorunda olduğu, mahkemece ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
Senette borcun nedeni "mal" ya da "nakit" olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükünün bunun aksini ileri süren tarafa ait olması gerekeceği-
Bonoda isim olmasa dahi imza sahibinin (TTK 688/7 maddesi gereği) borçtan sorumlu olacağı-
Vesayet altına alınma kararından sonra başlatılan takipte, kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden kısıtlı adına vasisinin takip talebinde borçlu olarak gösterilmesi ve ödeme emri tebligatının vasiye tebliği zorunlu olup vasi yerine kısıtlıya çıkarılan ödeme emri tebliğ işleminin de yok hükmünde olduğu, kısıtlı borçlu hakkında doğrudan takip yapılamayacağı hususunun kamu düzenine ilişkin olmakla, mahkemece de re'sen gözetilmesi gerekeceği-
Kendisi ile birlikte oturan aile efradından birisine tebligat yapılması halinde muhatabın adreste bulunmama nedeninin araştırılacağına dair yasada açıklık bulunmamasına göre şikayetin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Davalı borçlu, “borcun ödenmesi nedeniyle bono aslının icra müdürlüğü tarafından kendisine iade edildiğini, senedi aldıktan sonra imha ettiğini” savunmuştur. Senedin borçlu elinde olması aksi kanıtlanmadıkça borcun ödendiğine karine teşkil eder. Bu durumda senedin borçlu elinde olmasının ödemeye karine teşkil edip etmeyeceği tartışılmadan yazılı gerekçe ile “davanın kabulüne” karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
“İmza itirazı” nın 5 günlük süre içinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.