İlk derece mahkemesince; öncelikle; çekler üzerindeki imzalar yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak imzaların davacının eli ürünü olduğunun anlaşılması halinde, çeklerin keşidecisi olan şirketin, keşide tarihi itibarıyla yetkililerinin ilgili ticaret sicil müdürlüğünden sorularak, gelen yazı cevabı doğrultusunda oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Hakkın özünden feragat edilmediği sürece, borcun ödenmiş olmasının, icra mahkemesine yapılan itirazın esasının mahkemece incelenmesine engel teşkil etmeyeceği-
Mahkemece bir imza incelemesi yapılmaksızın daha önceden alınan rapor dikkate alınarak sonuca gidildiği anlaşıldığından, alacaklının tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulamayacağı-
«Dava konusu mallar üzerindeki haczin -mülkiyet, rehin vb. iddialarına dayalı olarak- kaldırılması» istemiyle yapılan başvurunun «istihkak davası» niteliğinde olduğu, dilekçede «şikayetçi», «şikayet» sözcüklerinin geçmiş olmasının -HUMK. 76 (şimdi; HMK. 33) gereğince hukuki nitelendirmeyi yapmak hakimin görevi olduğundan- bu sonucu değiştirmeyeceği–
“Keşide yeri” unsurunu taşımadığı için çek niteliğinde bulunmayan belgeye dayalı takipte, alacağın 10 yıllık zamanaşımı süresine bağlı olduğu-
Şikayetçinin başvurusu, kendisine gönderilen İİK’nun 89/1, 89/2 ve 89/3. maddeleri kapsamında düzenlenen haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin olup, mahkemece; şikayetçiye gönderilen birinci haciz ihbarnamesi usulüne uygun tebliğ edilmemiş ise, birinci haciz ihbarnamesine ıttıla tarihine göre süresinde itiraz edilmesi halinde artık şikayetçiye ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi çıkarılamayacağından, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesi yok hükmünde olduğundan ilk haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi ile ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamesinin iptaline karar vermek gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.