Davalı vekilinin mazereti reddedildikten sonra tahkikat aşamasının bittiği tefhim edilmeden hüküm kurulmasının, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu-
Borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK'nun 150. maddesinin uygulanması gerekeceği-
Takip dayanağı senedin ön veya arka yüzünde senedin teminat amaçlı verildiğine yönelik bir açıklama olmadığı gibi alacaklının senedin teminat senedi olduğu yönünde bir kabul beyanının bulunmadığı, yine takibe dayanak bononun vade tarihi ve tanzim tarihi dikkate alındığında, bononun teminat amacıyla verildiği hususunu da düzenlediği ileri sürülen sözleşmede, bonoya herhangi bir atıf bulunmadığı görülmekle bu sözleşme de takibe konu senedin teminat olarak verildiğini ispata yeterli olmadığı- Takip dayanağı bononun tanzim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nun 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 680. maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesinin mümkün olduğu, tamamen doldurulmamış bononun tedavüle çıkarken anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile kanıtlanmadığı sürece, bono üzerinde yazılı vade, tanzim gibi tarihlerin gerçekliğini ve varlığını koruyacağı-
Senet üstüne maddi hata yapılarak yanlış yazılmış olan tanzim tarihinin tahrif yapılarak düzeltilmiş olmasının senedin kambiyo senedi niteliğini etkilemeyeceği-
İİK. mad. 168/4 gereğince, borçlu imzaya itirazını, ödeme emri tebliğinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine bildirmek zorunda olduğu, bu süre hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği-
Borçluya örnek 10 numaralı ödeme emrinin 14.02.2013 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun İİK’nun 168/3-5. maddesinde öngörülen yasal süre içerisinde, 18.02.2013 tarihinde başvurduğu anlaşıldığına göre, uyuşmazlığın gecikmiş itirazı düzenleyen İİK’nun 65. maddesi hükmüne göre değil; borca, imzaya ve yetkiye itiraz ile, kambiyo takibine ilişkin şikayeti düzenleyen İİK’nun 168. maddesi ve devamı hükümlerine göre çözümlenmesinin gerekeceği-
Borçlu şirket yetkilisinin kim olduğunu belirten ticaret sicil gazetesindeki ilanın üçüncü kişilerin iyi niyetinin korunması ve onlara karşı ileri sürülebilmesi bakımından önem taşıdığını, borçlu şirket yönünden ise bu kararın alındığı tarihten itibaren bağlayıcı olduğu-
Her ne kadar mahkemece imzaların aidiyetinin belirlenememesi sebebiyle kesin kanaat bildirilemeyen, senetteki imzanın borçluya ait olup olmadığı hususunda farklı tespitler içeren raporların borçlu lehine yorumlanması gerektiğinden bahisle imzaya itirazın kabulüne ve takibin durdurulmasına karar verilmiş ise de, dosyada mevcut ......... tarihli bilirkişi raporunda imzanın borçlunun eli ürünü olduğu yönünde kesin kanaat bildirildiği, bahsi geçen raporun uzman bilirkişiler tarafından gerekli teknik cihazlar kullanılmak suretiyle, keşide tarihine en yakın mukayeseye esas belgeler üzerinden inceleme yapılarak düzenlendiği, dolayısıyla kesin kanaat içeren bu raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu, bundan sonra ........... tarihli Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporun fuzuli olduğu ve kesin kanaat de içermediği görüldüğünden, İlk Derece Mahkemesince; imzaya itirazın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı bonoda itirazda bulunan keşideci gerçek kişi olup, dosyada tacir olduklarına ilişkin belge bulunmadığından yetki kaydının geçersiz olduğu- Ayrı bir tanzim yeri bulunup ödeme yeri gösterilmeyen bonoda tanzim yerinin ödeme yeri sayılacağı- İhtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinin, icra takibi için yetkili olamayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.