Mahkemece takip kesinleştikten sonra, borçlunun ölüm tarihinden önce haciz konulduğundan alacaklının şikayetinin kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Ticaret sicilinden silinmekle tüzel kişiliği sona ermiş ve hukuk aleminden silinmiş olan şirketin, haklara sahip olması, borçlu kılınması ve temsilinin hukuken olanaklı olmadığı, bunun sonucu olarak, münfesih şirket adına tüzel kişiliğin sona ermesinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi, hukuki işlem tesis edilemeyeceği, tesis edilen işlemlerin hukuki sonuç doğurmayacağı, hukuki sonuç doğurmayan diğer bir ifadeyle hukuk düzeninde varlık kazanmayan işlemlerin, herhangi bir kişinin menfaatini ihlal etmesinin de söz konusu olamayacağı hususları dikkate alındığında, tüzel kişiliği sonra eren şirketin medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanabilme ehliyeti son bulacağından, yargı merciileri nezdinde temsil edilmesi ve yargılamaya taraf olmasının da mümkün olamayacağı-
Bononun tanzim tarihi kısmının ay hanesinde düzeltmenin olduğu, ancak keşideci tarafından atılmış herhangi bir parafın bulunmadığı, bononun tanzim tarihinin düzeltilmemiş (tahrifattan önceki) haliyle 12.02.2010 olup, vadenin, tanzim tarihinden önceki bir tarih olan 08.02.2010 tarihini taşıdığı, dolayısıyla senedin vade tarihinin, tanzim tarihinden önceki bir tarih olması nedeniyle TTK’nun 690. maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken TTK’nun 615. maddesine göre bono niteliğinde (kambiyo senedi vasfında) olmadığını; borçlunun İİK’nun 168. maddesinde yazılı yasal 5 günlük sürede borca yada imzaya itiraz etmesi veya zamanaşımı itirazında bulunması durumunda, takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde, diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin İİK’nun 170/a maddesi uyarınca re’sen takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği; keşide yeri yazılı olmayan bonolarda, keşidecinin adı ve soyadı altında yazılı olan “Kozan Adliyesi”de idari birim olmadığından, geçerli bir tanzim yeri olmadığı ve bu durumda, tanzim yeri belirlenemeyen bu belgelerin, TTK’nun 688/6. maddesi gereğince kambiyo senedi vasfında olmadığını, borçlu icra mahkemesine başvurusunda senetlerde tanzim yeri bulunmadığını ileri sürmemiş ise de, İİK’nun 170/a-2. maddesi gereğince, bu hususun icra mahkemesince re’sen nazara alınması ve takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tesbit davasında reddedilen miktar yönünden ihtiyati tedbir kalktığından, alacaklının reddedilen miktar yönünden takibe devam etmesinde ve icra veznesindeki paranın reddedilen alacak tutarında kendisine verilmesini istemesinde yasaya aykırılığın bulunmadığı-
İmzaya itiraz kabul edilerek takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğundan, mahkemece İİK'nun 68/a maddesi 4. fıkrasına göre yapılacak bir imza incelemesi neticesinde tarafların tazminatla sorumlu tutulacakları-
İflâsın açılması ile duracak takiplerin, "müflisin masaya giren malvarlığı ile ilgili takipler" olduğu
İcra dosyasında son işlemin yapıldığı tarihten yenileme talebinde bulunulan tarihine kadar zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığından takibe konu bonolar hakkında uygulanan 3 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi sebebiyle mahkemece zamanaşımı itirazının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun ödemeye ilişkin olarak dosyaya bazı belgeler sunduğu görüldüğünden, mahkemece, borçlunun dosyaya ibraz ettiği belgelerin İİK. mad. 71/1 kapsamında incelenip değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Takibe konu çekin muhatap bankaya ibrazı üzerine banka tarafından “Keşideci imzası tutmadığından işleme alınamamıştır” şeklinde şerh düşüldüğü ancak herhangi bir ibraz tarihi bulunmadığı görüldüğünden, alacaklının TTK'nun 796 ve 808. maddeleri gereğince müracaat hakkını kaybettiği, bu durumda takip dayanağı söz konusu belge kambiyo senedi vasfını taşımadığından adi havale niteliğinde olup, borçlunun borcu kabulü de bulunmadığından, bu belgelere dayanılarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayıp takibin iptali gerekeceği, takibin iptali kararının yasal dayanağı İİK'nun 170/a maddesi olup, bu maddede tazminat öngörülmediğinden, alacaklının tazminatla sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğunda, çelişkinin giderilmesi için -önceki kararla bağlı olunmadan- yeni karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.