Vasi, 3. kişinin uzun zamandır hasta olup akli dengesinin akıllıca yaşam sürmesi için yeterli bulunmadığını, hacir altına alındığını ve kısıtlı adına İİK.nun 89/1 ve 89/2. maddeleri uyarınca gönderilen haciz ihbarnamelerine itirazda bulunulamadığını ileri sürmüş olup, hukuki işlemlerde, tarafların fiil ehliyeti kamu düzenine ilişkin olduğundan, bu hususun mahkemece re'sen dikkate alınmasının zorunlu olduğu-
Takibe konu senedin, teminat olarak verildiğinden bahisle borçlunun itirazı kabul edildiğine ve dolayısıyla borca itirazın esasına girilmediğine göre; İİK'nun 169/a-6. maddesinin açık hükmü gereğince, alacaklının tazminat ile sorumlu tutulmasının doğru olmadığı, o halde; İlk Derece Mahkemesi’nin şikayetin kabulüne ve tazminat isteminin reddine yönelik kararı yerinde olup, Bölge Adliye Mahkemesi’nce borçluların da istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebliğ edilen ihbarnamelerin tebliği sırasında  adresinde bulunmayan muhatapların tevziat saatinden sonra adreslerine dönüp dönmeyeceğinin tespit edilerek tebliğ evrakına şerh edilmediği, bu durumda şikayetçilere yapılan 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ işleminin T.K.'nun 21/1. ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30/1. ve 35. maddelerine aykırı olduğu, yine şikayetçilere gönderilen 89/2 haciz ihbarnamelerinin ise “Belirtilen adres kapalı olduğundan muhatap komşusu 12 nolu Daire soruldu... nerede olduğu bilinmiyor... Daire mesai saatlerinde sürekli kapalı...olduğunu beyan edip imzadan imtina etmiştir. Tebligat mahalle muhtarlığına tebliğ edilerek muhatabın kapısına 2 nolu haber kağıdı yapıştırılarak komşusu 12 nolu Daire haber verilmiştir” şerhi ile Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği, ihbarnamelerin tebliği sırasında, muhatapların adreste bulunmama sebebini, tevziat saatlerinden sonra adreslerine dönüp dönmeyeceklerini, döneceklerse ne zaman dönecekleri tevsik edilmeden ve komşu ismi alınmadan yapılan tebliğ işlemlerinin 7201 sayılı Kanun'un 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 35.maddelerine aykırı olduğu-
Borçlu tarafından “temel borç ilişkisi”nin kabul edilmiş olması halinde, icra mahkemesince İİK.170/a uyarınca takibin iptaline karar verilemeyeceği-
Davacı lehtar ile lehtardan sonraki ciranta-hamil olan davalı arasında temel ilişkiye dayalı olarak davalının bono protesto edilmese de müracaat hakkı bulunduğu-
Takip konusu bonoda “tanzim yeri” bulunmadığı gibi, senedi tanzim edinin ad ve soyadı yanında yazılı bir “yer adı”da bulunmadığından, takip konusu senet “bono” sayılmayacağından, bu durumda icra mahkemesince “takibin iptaline” karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.