İflâs davasının, İİK. mad. 158 uyarınca basit yargılama usulüne tabi olup, İİK. mad. 164 gereğince 10 gün içinde kanun yollarına müracaat edilmesi gerektiği, menfi tespit davasının ise genel hükümlere tabi olup kanun yollarına başvuru süresinin 15 gün olduğu, her iki davanın yargılama usulleri ve kanun yollarına başvuru süreleri birbirinden farklı olduğundan, davaların ayrı ayrı görülmesi, ve daha önce açılan menfi tespit davasının sonucu beklenerek iflâs davasının karara bağlanması gerekeceği-
Ciro silsilesi içerisinde imzası olan ve senet elinde bulunanın, yetkili hamil sıfatıyla takip hakkı mevcut olup, ancak vadesi veya ibraz günü gelmemiş başka bir anlatımla ciro olanağı mevcut senetlerde cirantalar atlanmış ise bu takdirde bu kişinin “yetkili hamil” sıfatını taşımayacağı-
Takas «itfa» sayılır mı? Takasın ileri sürülme şekli—
Bonodaki hakkın devrinin ancak ciro ve teslim yoluyla olduğu- Bonoyu elinde bulunduran kimsenin hak sahibi olabilmesi için fiili zilyetliği yeterli olmayıp, aynı zamanda hakkını müteselsil ve birbirine bağlı cirolarla belgelemesi gereği- Bonoda ilk cironun lehtara ait olması zorunluluğu- “İcra mahkemesinin müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfa haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen değerlendirerek buna göre yapılan takibi iptal edebileceği-
İİK'nun 50. ve HMK'nun 447/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 6. maddesinin 1. cümlesine göre, genel yetkili mahkemenin, dava açıldığı tarihte davalı gerçek ve tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesi olduğu-
Takip dayanağı bonoda bedelin rakamla “20.000 TL.” yazıldığı ve ana metin kısmında yazıyla “yirmin” ibaresinin yazıldığı, bonoda yazılı olan “yirmin” ibaresinin herhangi bir anlam taşımadığından yazılmamış sayılması gerekeceği, bu durumda yazıyla gösterilmiş geçerli bir bedel bulunmadığından ve bonoda hem yazı hem de rakamla gösterilmiş iki bedel mevcut olmadığından, TTK. 676. maddesinin uygulama yerinin olmadığı-
Tebligat tarihi itibari ile şirketin ticaret sicilinde kayıtlı şirket temsilcisinin münferit olarak başka bir kişi olduğu ve dolayısıyla tebligat yapılan kişinin şirketi temsile yetkili olmadığından, tebligat işleminin Tebligat Kanunu'nun 12. maddesine aykırı olmakla usulsüz olduğu, mahkemece öğrenme tarihinin tebliğ tarihi kabul edilmesi gerekeceği-
Süresi içinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda “yetkili icra dairesinin bonoda tanzim yeri olarak gösterilmiş olan ve aynı zamanda ikametgahının bulunduğu yer olduğunu” ileri sürmüş olan borçlunun bu itirazını kabul etmiş olan icra mahkemesinin “dosyanın yetkili olduğu anlaşılan –ve borçlunun yetki itirazında belirttiği- ……………. İcra dairesine gönderilmesine” şeklinde karar vermesi gerekeceği-
Özel Dairenin HMK’nın 46. maddesine dayalı olarak açılan davada maddede sayılan sebeplerin hiçbirisinin gerçekleşmediği gerekçesiyle verdiği red kararının davanın esastan reddine yönelik bir karar olduğu, bu durumda Özel Daire tarafından red sebebiyle davacı aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesi gerekirken davacının disiplin para cezası ile cezalandırılmasına yer olmadığına dair karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Davacının dava değerini teminat mektuplarında belirtilen teminatların bedeli olan .......TL olarak belirtmiş ve mahkemeye başvuru esnasında da peşin harcını bu değer üzerinden belirlenen miktara göre yatırdığı, bu durumda Özel Daire tarafından hüküm verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin esas alınarak davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Duruşma davetiyesinin davacı vekiline usulüne uygun tebliğ edilmemiş olması halinde duruşmaya gelmediğinden bahisle «dosyanın işlemden kaldırılmasına» karar verilemeyeceği—
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.