Borçlunun itiraz dilekçesinde itirazına konu takip dosyası numarasını da bildirdiği görülmekle, mahkemece husumetin takip alacaklısına yöneltilerek borçlunun itirazlarının İİK.nun 169/a maddesi uyarınca yöntemince incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan madde hükümlerine aykırı olarak ve genel hükümlere göre yargılama yapar şekilde eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile itirazın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Bilirkişi raporunda, faiz ve Eruo kuru hesabının, ihtiyati haczin kesinleştiği tarihe göre değil, takip dosyasına yatan paraların dosyaya girdiği tarihe göre yapılmasının yerinde olduğu- Şikayet konusu yapılan ve bilirkişi tarafından da esas alınan dosya hesap tarihinden önce olan ödemenin bilirkişi tarafından hesaplamada dikkate alınmadığı görüldüğünden, takip dosyasında yapılan tahsilatlar nazara alınarak denetime elverişli olacak şekilde ek bilirkişi raporu alınması gerektiği-
Borçlu tarafından imzaya itiraz davası ilk açıldığında mahkemece tedbir kararı verilmediğinden, alacaklının haciz talebi üzerine icra müdürlüğünce haciz uygulanmış olup, hacizlerin uygulanmasından sonra (aynı gün) tedbir kararı verildiğinden icra müdürlüğünce hacizlerin kaldırılmasına karar verilemeyeceği-
İcra mahkemesince, icra takibine konu senedin teminat senedi olup olmadığına dair değerlendirme yapılması gerektiği- "İcra mahkemelerinin dar yetkili mahkemeler olduğu, bu konuda değerlendirme yapma yetkisine haiz olmadığı ve ihtilafın genel mahkemelerde görülmesi gerektiğinden" bahisle "davanın reddi" yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Taleple bağlılık ilkesi gereği borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz sebepleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Bononun teminat senedi olduğu gerekçesi ile takibin takibin iptali yönünde hüküm tesis etmesinin isabetsiz olduğu-
12. HD. 07.12.2021 T. E: 10906, K: 11100-
İİK. mad 170/son uyarınca, itirazın kabulüne karar vermesi halinde, hükmolunacak para cezasının, alacaklının genel mahkemede dava açması halinde, dava sonuna kadar tahsil edilemeyeceği, kötüniyet tazminatının tahsilinin ertelenip ertelenmeyeceği hususunda yasal boşluk bulunsa da, bu tazminatın tahsilinin de dava sonuna kadar erteleneceğinin kabulü gerektiği- Kötüniyet tazminatı yönünden icra müdürlüğünce alacak davası sonuçlanana kadar durdurulması kararı doğru ise de, takipte, vekalet ücreti ve yargılama giderinin de talep edildiği dikkate alındığında, icra müdürlüğünce, bu alacak kalemlerini de kapsayacak şekilde takibin durdurulmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
İstihkak davasının kabulüne ilişkin kararların, tesbit ilâmı niteliğinde olduğundan 12.11.1979 tarih ve 1-3 sayılı İBK. uyarınca kesinleşmeden infazının mümkün olmadığı- Somut olayda, istihkaka ilişkin mahkeme kararına dayanılarak menkullerle ilgili haczin kaldırılması ve menkullerin iadesi talep edildiğinden, buna ilişkin istihkak davasının kabulüne dair karar kesinleşmeden işlem yapılamayacağı-
Tüzel kişilere “bizzat” tebliğ şeklinde yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Teb. K. mad. 32. maddesi gereğince, tebliğin usule aykırı olarak yapılması halinde muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi addolunacağı- Borçlunun, şikayet ve itiraz dilekçesinde; usulsüz tebliğden haberdar olunduğu tarihe ilişkin bir beyanı bulunmadığından ve aksi yazılı delille kanıtlanamadığına göre, mahkemece, dava tarihinin öğrenme tarihi olarak kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin, dava tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- Takibe konu çekin keşide tarihinde tahrifat yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise çekin tahrifattan önceki keşide tarihinin bilirkişi incelemesi ile tespit edilip, tahrifattan önce yazılmış olan şekli ile muhatap bankaya süresinde ibraz edilip edilmediği belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının, takip dayanağı çeklerde, lehtarın cirosu ile değil, lehtardan sonra gelen cirantaların cirosu ile yetkili hamil sıfatını kazandığı görüldüğünden, alacaklı hamilin, imzaya itiraz eden lehtarın imzasının sıhhatini bilemeyeceğinden ağır kusurlu kabul edilemeyeceği, ayrıca, alacaklının çeki takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu da ispatlanamadığına göre, tazminattan sorumlu tutulması isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.