"Kesin yetki kuralı"nın söz konusu olmadığı hallerde mahkemelerin "yetki"sine yönelik itirazlar, "ilk itiraz"lardan olup (HMK. mad. 116/1-a) bu hususun, mahkemece öncelikle ve esasa girilmeden "ön sorun"lar gibi inceleneceği ve karara bağlanacağı (HMK. mad. 117/3), hakimin, ön sorun hakkındaki kararını taraflara tefhim veya tebliğ edeceği, (HMK. mad. 164/3), yetki itirazı hakkında verilen ara kararının ilgilisine tebliğinde yasal zorunluluk bulunduğundan, davalının yokluğunda hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
İcra takibinde "yetki itirazı"nda bulunmamış olan davalı-borçlunun, aleyhine açılan tasarrufun iptali davasında yetki itirazında bulunabileceği–
Kesin yetki kuralı söz konusu olmayan davalarda, mahkemenin yetki itirazı bulunmayan davalılar hakkında re'sen yetkisizlik kararı vermesinin mümkün olmadığı-
İİK.'nin 50. maddesi göndermesi ile icra takipleri hakkında da uygulanması gereken, HMK.'nin 20. maddesi gereğince; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi ve taraflardan birinin, bu karar süresi içinde kanun yoluna başvurmaması sonucu, kararın kesinleşmesi halinde, kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak 'dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini' talep etmesi gerekeceği- Aksi takdirde, bu mahkemece 'davanın açılmamış sayılmasına' karar verileceği- Aynı kuralın, takip hukukunda da geçerli olduğu-
«Yoksulluk nafakasının arttırılması»na ilişkin davaların, davalının ikametgahı mahkemesinde görüleceği–
Sözleşmeden doğan para alacakları için, sözleşmenin yapıldığı yerdeki icra dairesinde de ilamsız icra takibi yapılabileceği-
Borçlu şirket ile alacaklı banka tacir olduğundan, takibe konu bonoda yer alan yetki (kaydının) sözleşmesinin geçerli olduğu-
Ödeme emrin alan borçlunun hem «icra dairesinin yetkisi»ne ve hem de «borcun esasına» itiraz ederek takibi durdurmuş olması halinde, davacı alacaklının açtığı «itirazın iptali davası»nda hem «borçlunun yetki itirazının kaldırılmasını» ve hem de «borçlunun borcun esasına yönelik itirazının kaldırılmasını» istemesi gerekeceği, aksi taktirde, «icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın kaldırılması» istenmeden açılan «itirazın iptali davası»nın dinlenmeyeceği–
Yetki itirazında bulunan borçlunun daha sonra «ibra» def’inde bulunamayacağı–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.