Alacağın temliki sözleşmesinin icra olunacağı yer yazılı olmadığından ve akdi ilişki de borçlu tarafından reddedilmediğinden, TBK. mad. 89/1 ve HMK. mad. 10 gereğince, alacaklının, para borcu için kendi ikametgâhında takip başlatabileceği-
İİK. mad. 169/a-1 gereğince; icra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağıracağı, hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul edeceğinden, icra mahkemesi hakimi, yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı vereceği-
Davalı borçlunun davacı banka ile yapılan sözleşmede kefil olduğu, tacir sıfatını taşımadığı, bu nedenle sözleşmedeki yetki kuralının borçlu hakkında geçersiz olduğu, borçlu tacir sıfatını taşısa idi dahi borçlu ile yapılan yetki sözleşmesinin sözleşmenin tarafı olmayan diğer iki davalı hakkında hüküm doğurmasının düşünülemeyeceği, birden fazla davalının yer aldığı davalarda davanın davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkemede bakılması gerektiği-
Bonolara dayalı takiplerde, alacaklının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olmadığı, TBK.'nin 89. maddesinin bu durumda uygulanamayacağı-
Boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkemenin, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi olduğu- Yetki itirazının hadise şeklinde incelenip delillerin birlikte değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuç uyarınca yetki itirazının karara bağlanması gerekeceği-
Bilirkişi raporunda trafik kazası unsurlarından olan hareket ile netice arasında uygun nedensellik bağı bulunmadığı (illiyet bağı) ve taksirle işlenmediği için meydana gelen olayın trafik kazası olarak değerlendirilmeyeceği kanaati bildirilmiş olup, hasarın, iddia edilen yer, şekil ve zamanda meydana gelmediği, rizikonun teminat kapsamı dışında kaldığı hususunda ispat külfeti davalı sigorta şirketinde olduğundan, mahkemece, davalı sigorta şirketinin tüm delillerini ibraz olanağı sağlanıp, rizikonun meydana geliş biçimi ve teminat kapsamında olup olmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
“Nüfus kaydının düzeltilmesi”ne ilişkin davanın, ilgilinin oturduğu yer mahkemesinde açılabileceği-
Davacının icra dairesinde aleyhine takibe girişilmesi üzerine süresinde borca itiraz ettiği ve icra müdürlüğünce de takibin durdurulmasına karar verildiği durumda davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığı gözetilmeden yazılı şeklide işin esasına girilmesinin gerekmeyeceği-
Borçlunun yetki itirazı kabul edilerek icra mahkemesince “dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesine” karar verilmiş olması halinde, alacaklının bu kararın kesinleşmesini beklemeden yetkili icra müdürlüğünde takibe geçmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.