Taraflar arasında düzenlenen tasfiye protokolüne göre belirlenen borç miktarı intifa süresinin karşılıksız kalan kısmına yönelik olduğundan bu protokolün düzenlenmesinin akdi ilişkinin tümünün tasfiyesine yol açmayacağı-
İstem sahibi borçlu tarafın şikayetleri borca itiraz niteliğinde olduğundan, İİK.'nun 169/a maddesi uyarınca duruşma açılıp, taraflara diyecekleri varsa delilleri sorularak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tazminat davası-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin davada, davacı tarafın HMK'nun 16. maddesi gereğince seçimlik hakkını kullanarak kendi ikametgahı mahkemesinde dava açtığı, dosya kapsamına göre, davacının, sırf davalı tarafı kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla davasını İstanbul Mahkemelerinde açtığı da ispatlanamadığına göre bu durumda Mahkemece, davalı tarafın yetki itirazının reddi ile işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Takip alacaklısı tarafından, muhatap bankanın bulunduğu yer ile çekin keşide yerinde takip yapılabileceği gibi, İİK'nun 50. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK'nun 6. maddesi uyarınca; borçlunun takip tarihindeki yerleşim yeri icra dairesinde de takip yapılabileceği-
Davalı yan, gerek icra takibine vaki itirazında, gerekse de davaya cevap dilekçesinde “mal alımı karşılığında doğan tutarın davacı firma hesabına havale edildiğini” ileri sürmüş, nitekim davalı defter kayıtları üzerinde yapılan incelemede takip tarihinden sonra davadan önce bu tutarın davalı şirketçe ödendiği tespit edilmiştir. Bu durumda bu ödeme göz önüne alınarak karar vermek gerekirken, “davanın kabulüne” karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Davacı satışa konu malların davalının Posof’ daki şantiyesine teslim edildiğini iddia etmiş, davalı vekili de cevap dilekçesindeki açıklamaları ile “davacının belirtilen yere mal getirdiğini, ancak ilk zamanlar iyi mal getirdiği halde daha sonra ayıplı mal getirdiğinden” söz ederek, malların Posof’ daki şantiyede teslim edildiği yolundaki iddiayı kabul etmiştir. Bu durumda sözleşmenin ifa yerinin Posof olduğunun ve İİK.’ nun 50. maddesi yollaması ile HMK.’ nun 10. maddesi uyarınca Posof İcra Daireleri ve Mahkemelerinin de yetkili olduğu gözetilerek, işin esasına girilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Krediyi kullandıran Bankanın Ağrı Şubesi olduğu ve borçluların yerleşim yerlerinin de Ağrı olduğu hususları göz önünde bulundurularak ihtiyati hacze itirazın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı vekilince yetki itirazının kabulüne ilişkin mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren HMK'nun 20. maddesinde öngörülen 2 haftalık süre geçtikten sonra dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesine ilişkin başvuruda bulunulduğundan, mahkemece takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
İcra dairesinin yetkisi konusunda HUMK hükümlerinin kıyasen uygulanacağı (İİK. mad 50), 1086 s. HUMK.’nun 12. maddesine 6100 s. HMK.’da yer verilmemiş ise de, ihtiyati haciz kararının alındığı ve takibin başlatıldığı tarihte HUMK. mad. 12 yürürlükte olduğundan, anılan madde uyarınca ihtiyati haciz kararından sonra ihtiyati haciz kararı veren mahkemenin bulunduğu yerde icra takibi başlatılabileceği ve dava açılabileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.