Çocukla kişisel ilişki kurulması istemli davada, toplanan delillerden davacı babaannenin torunu ile kişisel ilişki kurulmasında bu aşamada çocuğun menfaatinin bulunmadığı kanıtlanmış, davacı büyükanne ile küçük arasında kişisel ilişki kurulmasını gerektirecek olağanüstü haller ispatlanmadığı halde davacı büyükanne ile küçük çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
TMK.’nun 166/3 maddesi uyarınca tarafların üzerinde anlaştıkları protokole aykırı şekilde kişisel ilişki tesisi halinde hükmün bozulması gerekeceği-
Babaanne ile torun arasındaki kişisel ilişkinin, "aile bağlarını" güçlendirmek ve geliştirmek, torun sevgilerini tatmaya elverişli olacak yeterlilikte olması gerektiği- Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde vekalet ücretine takdir edilmemiş olmasının doğru olmadığı-
Davacı-davalı kadının, çalışma durumunun, ne zaman çalışmaya başladığının, çalışıyor ise işinin sabit ve gelirinin sürekli olup olmadığının ve kendisini yoksulluktan kurtaracak miktarda bulunup bulunmadığının araştırılarak kadın lehine Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi uyarınca yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilip, gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- ilk derece mahkemesince, davacı-karşı davalı kadının boşanma davasının kabulüne ilişkin verilen kararın, davalı-karşı davacı erkek tarafından istinaf edilmemek suretiyle kesinleştiği, bu nedenle, istinaf incelemesi neticesinde bölge adliye mahkemesince erkeğin boşanma talebi yönünden "Karar verilmesine yer olmadığına" yönünde karar verilmesi gerekir iken, "Erkeğin boşanma talebinin reddi" yönünde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Müşterek çocuğun okul ve servis giderleri için yaptığı harcamaların davacının iştirak nafakası borcuna mahsuben yapıldığının kabul edilip edilemeyeceği- Davacı "müşterek çocuğunun özel okulda okuyabilmesi ve davalının bu yöndeki talebi üzerine, iştirak nafakası borcundan çok daha fazlasını nafaka borcuna mahsuben ödediğini" ileri sürmüşse de, davalı bu konuda aralarında bir anlaşma olduğu iddiasını kabul etmemiş olduğundan, dava dışı okul ve servis yetkililerine yapılan ve iştirak nafakası borcuyla ilgili herhangi bir açıklama içermeyen dekont ve tanık beyanlarının davacının iddiasına ispata yeterli görülemeyeceği-
Çocuk için nafakaya hükmedilebilmesi koşulu olarak ana baba ile iyi ilişkiler içinde olması koşulu getirilmediği gibi Yargıtay uygulamalarında da bu husus nafakaya hükmedilebilmesi için gerekli olan şartlardan sayılmadığından mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle taraflar arasında gerçekleşen müessir fiil olgusu değerlendirilip hakkaniyet ölçüsünde nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-
Kişisel ilişkinin değiştirilmesine dair talebinin kabulüne karar verilen, kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Koca, kadının davasında verilen hükmün, boşanmaya ilişkin bölümüne yönelik temyiz talebinden dilekçeyle feragat ettiğinde, bu yöne ilişkin temyiz isteğinin reddedileceği- Velayeti anneye bırakılan müşterek çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmekle birlikte, bu ilişkinin hangi günlerde ve sürelerde tesis edileceği kararda gösterilmediğinden; bu hükmün infaz kabiliyeti olmadığı; hakimin, infaza elverişli hüküm oluşturmak zorunda olduğu- 
Mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim nazara alınarak, daha uygun bir artışa karar verilmesi gerekeceği-
Karardan sonra mahkemece davacı erkeğin vefat ettiği gerekçesiyle ................ tarihli ek karar ile dosya üzerinden “davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verildiği, mahkemenin ilk karar ile dosyadan el çekmesine rağmen, taraflara hak ve yükümlülük oluşturacak şekilde ek karar ile yeniden hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu- Davacı erkeğin ise karar kesinleşmeden vefat ettiği anlaşılmakla, evlilik birliğinin ölümle sona erdiği, davacı erkeğin mirasçısının temyiz dilekçesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 181/2. maddesi gereğince kusur belirlemesi yönünden davaya devam edeceğini beyan etmesi karşısında, mahkemece davacı erkeğin mirasçılarının davaya dahil edilerek, konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesis edilmesi ve kusur belirlemesi bakımından davaya devam edilmek suretiyle, sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurunun bulunup bulunmadığı hususunda bir karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.