Velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde ana babadan kaynaklanan özelliklerin de dikkate alınması gerektiği, TMK. mad. 324 hükmü ile dosya arasındaki icra dosyaları ve davalı hakkında çocuk teslimine muhalefet etmekten dolayı uygulanan yaptırım bir arada düşünüldüğünde, davalı annenin çocuğun babayla kişisel ilişki hakkını sürekli olarak engellediği, bundan dolayı hakkında çocuk teslimine muhalefet etmekten yaptırım uygulandığı, bu suretle TMK’nın 324. maddesinde yer alan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu durumda davalı annenin sekiz yaşındaki müşterek çocuğun gelişimi için önemli olmasına rağmen babası ile görüşmesini engelleyerek, velayet hakkını kötüye kullandığı hususunun kanıtlandığı ve müşterek çocuğun velayetinin davalı anneden alınarak davacı babaya verilmesi gerektiği-
Çocuğun velayeti anneden alınıp babaya verildiğinden, anne ile çocuğun kişisel ilişkisinin de düzenlenmesi gerektiği-
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu; ayrıca adına kayıtlı menkul ya da gayrimenkulu olmasa dahi; iştirak nafakasına hükmedildiği tarihten itibaren paranın alım gücünün düşmesi, çocukların bakım yükümlülüğünün devam etmesi ve çocukların ihtiyaçlarının artması nedeniyle hükmedilen iştirak nafakasının uygun bir miktarda arttırılması gerekeceği-
Velayet ana ve baba tarafından birlikte icra ediliyor olmasına rağmen, çocuk fiilen bunlardan birinin yanında ve onun rızası olmaksızın diğer taraf çocuğu ile görüşemiyorsa, çocuğu ile görüşemeyen tarafın çocuk kişisel ilişki kurulmasını isteyebileceği-
Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişiminin anne yanında tehlikede olduğu ve annenin velayet görevini ihmal ettiğine ilişkin başkaca bir delil bulunmadığına göre (TMK. 183,348 ve349.maddelerindeki şartları da oluşmamıştır) 1999 doğumlu olup, anne bakım ve şefkatine muhtaç çocuğun velayetinin anadan alınamayacağı-
Artırılması istenen nafaka 04/10/2007 tarihindeki koşullara göre verilmiş olup, bu davanın açıldığı 19.09.2012 tarihine kadar geçen süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik koşullarında değişme ve gelişme olduğundan nafakanın en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması gerekeceği-
Evlilik içinde doğan çocuğun anne ve babasının sonradan boşanmış olmasının anneye çocuğun soyadının değiştirilmesi hakkının bahşetmeyeceği, müşterek çocuk reşit oluncaya kadar veya baba Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulları kanıtlayarak soyadını değiştirmedikçe soyadı değiştirme konusunun yasal olarak mümkün olmadığı-
Aile konutuyla ilgili gerekli şerhin verilmesinin eşler arasındaki mal rejimiyle ilgisinin yok olduğu-
Hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı SGK Başkanlığı işleminin iptali ile aylığın, kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin ve borçlu olmadığının tespiti istemi-
Olağanüstü haller mevcutsa çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkının, diğer kişilere özellikle hısımlarına da tanınabileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.