Davalının, tartışmaları sırasında birkaç kere eşinin yüzünü tırmaladığı, ağza alınmayacak sözlerle küfür ve hakaret ettiği, henüz bir aylık çocuğunu bırakıp uzun süreli olarak gittiği, güven sarsıcı tutum ve davranışlarda bulunduğu ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği, davacının ise eşine bir defa basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde fiziksel şiddet uyguladığı gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının ağır kusurlu olup, davalı yararına yoksulluk nafakası takdir edilemeyeceği-
Kadının, eşine sürekli olarak hakaret etmesi, ailesi ile görüşmesini istememesi, buna karşılık kocanın da kumar oynadığı ve çıkan tartışmada "...bana laf yetiştirme sana bir vurursam camdan dışarı çıkarsın" demesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Kadının boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmadığı anlaşıldığına göre yoksulluk nafakası talep edebileceği; ancak kadının babasına ait şirkette pay sahibi olduğu anlaşıldığından şirketteki bu payın kadını yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı araştırılarak, kurtarmayacağının belirlemesi halinde yoksulluk nafakası takdiri gerekeceği-
Kocanın açtığı terk hukuki sebebine dayanan davanın kocanın eşini evden kovduğu, ancak kadının terk ihtarına uyarak ortak konuta döndüğü, bu suretle dava koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmış olup,. fiili ayrılık döneminde de davalı kadının bir kusurlu davranışı iddia ve ispat olunmadığından eşini evden kovan kocanın boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu- Boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılarak boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiğinden davalı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesi gerektiği- Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığından davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata (TMK.m.174/1-2) hükmedilemeyeceği-
2. HD. 03.05.2018 T. E: 2016/16816, K: 6006-
Davacı-karşı davalı (koca)'nın eşine fiziki şiddet uyguladığı, onu tehdit ettiği ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmemesi; davalı-karşı davacı (kadın)'ın ise evlilik birliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi, bunun dışında başka bir kusurunun ispatlanamaması nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı-karşı davalı (koca)'nın diğer tarafa göre baskın kusurlu olduğunun kabulü ile az kusurlu olan tarafa uygun miktarda maddi ve manevi tazminat ödemekle sorumlu tutulması gerekeceği-
Toplanan delillerden; dava konusu ziynetlerin davalı koca tarafından kadından alınıp iade edilmediğinin kanıtlandığı, davacı kadının talep etmiş olduğu ziynetlerin adetlerine davalı kocanın itiraz ettiği, mahkemece davacı kadının sunmuş olduğu düğün kasetlerinin bilirkişiye incelettirilerek, ziynetlerin dava tarihi itibariyle değerinin belirlenmesinin ve bu bedele hükmedilmesinin gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.