Tasarrufun iptali davalarındaki amacın, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiş olup, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış olmadığı, kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bıraktığı, bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği-
Müzayaka halinde bulunan bankanın bu halinden faydalanmak girişiminde bulunan davacı tutumu, M.K’nun 2 ve BK’nun 19 maddelerine de aykırılık teşkil ettiğinden “itirazın iptali” davasının reddi gerekeceği-
Davacının özlük dosyasında davacıya iş yapış şeklindeki hatalar ve müşteri şikayetleri nedeniyle 27.07.2012 hatalı sarım nedeniyle müşteride gıda güvenliğine neden olan olay nedeniyle ihtar, 14.03.2013 aktarma için çıkan bobini deşeye atma nedeniyle 1 yevmiye kesme cezası ve orsiyal kalınlığı siparişe uygunsuzluk nedeniyle ihtar, 28.5.2013 alan tertip düzenine uymadığından ihtar, 28.5.2013 siparişte müşteri şikayetine neden olduğundan ihtar, 22/7/2013 siparişteki ciddi ihmali nedeniyle 1 yevmiye kesme cezası, 08/01/2014 baskı yerinde bozuk mamülün müşteriye gönderilmesinde hatalı olduğundan 2 yevmiye kesme cezası, aynı tarihte Eylül ayında 13 kez çay molasını aştığından İHTAR (25/10/2013 tr savunmasında farkında olmadan aşmış olabileceğini bildirmiş) cezası verildiği, raporlarına gelince; 20.02.2012 2 gün viral siğiller, 9-15/3/2012 7 gün el bileği ve elin açık yarası, 7-8/4/2012 2 gün yumuşak doku tramvası, 13-22/4/2012 10 gün yumuşak doku tramvası, 12/5/2012 1 gün bel ağrısı, 12/6/2012 1 gün gastroenterit, 9-18/8/2012 10 gün septoplasti, 19-23/8/2012 5 gün septoplasti, 13-15/2/2012 3 gün bel ağrısı, 12/5/2013 1 gün bel ağrısı, 10/06/2013 1 gün bel ağrısı, 12/6/2013 1 gün lumbolji, 19/7/2013 4 gün iş kazası, 23/7-01/8/2013 10 gün yara, 27/10/2013 1 gün bel ağrısı, 16-17/11/2013 2 gün bel ağrısı, 27/11/2013 1 gün miyalji, 21/12/2013 2 gün bel ağrısı nedeniyle raporları bulunduğu, davacı hakkında tutulan müteaddit tutanaklar ve dinlenilen tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının genel olarak verilen işi olması gerektiği gibi yapmadığı; bu davranışlarının uyarılara rağmen bir kaç kez tekrarlandığı anlaşılmakla davacının eylemleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde geçerli fesih nedeni oluşturacak nitelikte bulunduğundan ve işyerinde olumsuzluklara neden olduğundan işverence iş ilişkisinin sürdürülmesi beklenemeyeceği-
Tacir olan borçlu bankanın, BK.'nun 21. maddesinde (şimdi; TBK. mad. 28) öngörülen «hiffet» veya «tecrübesizlik» hallerine dayanamazsa da, «müzayaka» halinden istifade etmek suretiyle meydana gelen edimler arasında açık bir nisbetsizlik bulunan hallerinde «talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu» ileri sürerek akdi feshedebileceği–
Tasarrufun iptali davalarında kural olarak borcun tasarruf tarihinden önce doğması gerektiği- Davacı vekilinin dava dilekçesindeki açık beyanına göre borcun kaynağı olan kredi sözleşmesi sonradan ibraz edilen daha önceki tarihli kredi sözleşmeleri ile ilgisiz olduğundan, borcun tasarruf tarihinden sonra doğmuş olduğunun kabulü ile tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu gayrimenkulün kaydında ipotek kaydı bulunmasa; tapuda gösterilen değeri ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında misli aşan fark bulunmadığı, ancak taşınmaz üzerinde adı geçen banka lehine ipotek bulunduğundan, mahkemece edimler arasında aşırı bir oransızlık olup olmadığını belirlemek için dava konusu gayrimenkul kaydındaki ipotek borcunun ödenip ödenmediği, kim tarafından ödendiği, ipoteğin devam edip etmediği, hususlarında araştırma yapılmaksızın eksik incelemeye dayalı hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğu (İİK. mad. 278/III-2) ve bu durumda 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceği- Borçlu ile annesi arasındaki tasarrufun bağışlama hükmünde sayıldığı ve iptale tabi olduğu (İİK. mad. 278/III-1)- Davalı üçüncü kişinin oğlu olan borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu (İİK. mad. 280/I-II)-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.