Türk Medeni Kanunu'nun 617. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...ret tarihinden başlayarak altı ay içinde...” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığı-
Davacı alacaklı banka 2012 ve 2014 tarihlerinde kredi sözleşmesi uyarınca davalıya kredi kullandırdığına göre, kredi sözleşmelerinin yapıldığı ve kredinin verildiği tarihler itibariyle borcun doğmuş olduğu, dolayısı ile borcun doğum tarihinin tasarruf tarihinden önce olduğu- İcra müdürlüğü tarafından borçlunun adresinde yapılan hacizde 'haczi kabil mal varlığı bulunmadığı' haciz tutanağına yazılmış(ki bu belge İİK 105.maddesi uyarınca geçici aciz vesikası niteliğindedir), icra dosyası içeriğinden de başka menkul gayrimenkul mal varlığının bulunmadığı belirlenmiş olduğundan, aciz vesikası bulunmasına ilişkin ön koşulun da gerçekleşmiş olduğu-
İİK.nun 277 vd maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davalarında, davalı üçüncü kişinin “borçlu ile alacaklı arasındaki icra takibinin muvazaalı olduğunu” ileri sürmesi halinde, mahkemece bu iddianın incelenmesi gerekeceği, çünkü iptal davasının dinlenebilirlik koşullarından birisinin de tasarrufta bulunan kişinin “borçlu” durumda olması, başka bir deyişle alacaklının gerçekten “alacaklı” sıfatını taşıması gerektiği-
Dava konusu taşınmazların, "üçüncü kişiye değil", gerçekte "kendisine ait olduğunu" iddia eden asli müdahil tarafından açılan inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasının yargılama usulü ve inceleme mercii tasarrufun iptali davasından farklı olduğundan, davaların tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi, daha sonra tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapılarak, asli müdahilin davasının sonucuna göre tasarrufun iptali davası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Mirasçı alacaklıya güvence göstermediği gibi zararlandırmak amacı ile mirası reddettiğinden reddin iptali gerekeceği-
Borcun 10.02.2003 tarihinde doğduğu, tasarrufun 03.12.2003 tarihinde gerçekleştiği, haciz işleminin ise 03.01.2006 tarihinde yapıldığı, bu duruma göre İİK'nın 278/2. maddesi uyarınca tasarruf tarihinden haciz tarihine kadar iki yıllık sürenin geçtiği, davalı üçüncü kişinin kötü niyetinin de ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Satılan taşınmaz üzerinde ipotek ve haciz kayıtları varsa, alıcı taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağından, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığının kabulü gerekeceği- Bu nedenle oransızlığın belirlenmesinde tapu kaydındaki ipotek ve haciz miktarının da göz önünde tutulması gerekeceği- Haciz tutanağı borçlunun terk ettiği adreste tutulmuş ise bu tutanağın da geçici aciz belgesi niteliğinde sayılamayacağı; bu açıklamalara göre somut uyuşmazlıkta borçlu adresinin kapalı olması nedeniyle mal haczi yapılmadığına ilişkin tutanağın da, geçici aciz vesikası niteliğinde sayılmayacağı-
Davalı borçlu ile diğer davalının dava konusu taşınmazın bulunduğu apartmanda 6-7 yıllık komşu oldukları, birbirlerini tanıdıkları, taşınmazın satıştan sonra 6 ay borçlu tarafından kullanıldığı, bilirkişi tarafından 160.000 TL değer biçilen taşınmazın davalı diğer davalı tarafından 285.000 TL TL bedelle alınması gibi maddi ve hukuki olgular gözönüne alındığında davalının borçlunun durumunun ve amacının bilebilecek kişilerden olması nedeniyle adı geçen davalılar arasındaki tasarrufun davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerektiği-
Davalı 3. kişilerin, borçlu şirket vekili ve aynı zamanda davalının kardeşi ile aynı mahallede oturuyor olmaları ve borçlu şirket ile birlikte iş yapmış olmalarından dolayı borçlu şirketin alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarına zarar verme kastıyla hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olmaları nedeniyle kendilerine yapılan tasarrufun iptâline karar verilmiş olması gerekeceği–
Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.