Davalı borçlu ile diğer davalının dava konusu taşınmazın bulunduğu apartmanda 6-7 yıllık komşu oldukları, birbirlerini tanıdıkları, taşınmazın satıştan sonra 6 ay borçlu tarafından kullanıldığı, bilirkişi tarafından 160.000 TL değer biçilen taşınmazın davalı diğer davalı tarafından 285.000 TL TL bedelle alınması gibi maddi ve hukuki olgular gözönüne alındığında davalının borçlunun durumunun ve amacının bilebilecek kişilerden olması nedeniyle adı geçen davalılar arasındaki tasarrufun davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerektiği-
Davalı 3. kişilerin, borçlu şirket vekili ve aynı zamanda davalının kardeşi ile aynı mahallede oturuyor olmaları ve borçlu şirket ile birlikte iş yapmış olmalarından dolayı borçlu şirketin alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarına zarar verme kastıyla hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olmaları nedeniyle kendilerine yapılan tasarrufun iptâline karar verilmiş olması gerekeceği–
Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
Dava dayanağı takip dosyasında İİK'nun 105. maddesinde belirtildiği şekilde borçlu ...’in ikamet adresinde yapılmış bir haciz bulunmadığı gibi İİK'nun 143. maddesinde belirtilen aciz belgesinin de sunulmadığı, bu durumda, davalı borçlunun aciz hali ispatlanmamış olduğundan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde edeceği ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği- Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı-
Mahkemece, dava konusu ipoteğin, davacının alacağının doğum tarihinden sonra tesis edildiği, borçlu ve üçüncü kişi arasında cari hesap ilişkisinin bulunmasının sonuca etkili olmadığı, davalı şirketin borçlunun içinde bulunduğu ekonomik durumu bildiği ve ipoteğin alacaklılara zarar verme amacı ile yapıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu-
Tasarrufun iptali davasından sonra açılan menfi tespit davasının sonucunun, tasarrufun iptali davasında 'bekletici mesele' (HMK. 165) yapılması gerekeceği-
Borçlunun eşi adına yaptığı tasarrufun, borcun doğum tarihinden önce olduğu, açılan tasarrufun iptali davasının da 5 yıllık hak düşürücü süre gözetilerek açılması gerekeceği- Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi halinde, davalı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilecekleri, kötüniyetle redden söz edilebilmesi için, reddeden mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yetmediğinin sabit olması gerekeceği-
İİK'nun 331 inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki, "Taşınmaz rehni kapsamında bulunan eklentinin rehin alacaklısına zarar vermek kastı ile taşınmaz dışına çıkarılması" eyleminde, sanığın savunması doğrultusunda fabrikada hırsızlık olup olmadığı yönünde zabıta araştırılması yaptırılmadan, sanığın çalındığını iddia ettiği makine ve eklentileri ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunup bulunmadığı merciinden sorulmadan, söz konusu teçhizatın götürülmesi için özel emek ve mesai gerekip gerekmediği hususları araştırılmadan eksik inceleme ile mahkûmiyete karar verilemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.