Davalı yargılamada, ödeme savunmasında bulunduğu; getirtilen banka ekstrelerinde davacının banka hesabına ödeme emrinin tebliğinden önce, tebliğ günü ve dava açıldıktan sonra ay isimleri açıklaması bulunmayan kira ödemelerinin davalı tarafından yatırıldığı görüldüğü, davalı icra takibine itiraz etmediğinden, takibe ve takibe konu kira alacağı kesinleştiği, takip alacağının ödeme emrinde verilen yasal 30 günlük ödeme süresi içerisinde ödendiği davalı tarafça ıspatlanamadığından temerrüdün gerçekleştiğinin kabulü gerekip bu durumda, Mahkemece tahliye kararı verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerektiği-
Borçlunun aciz halinde olduğunun anlaşılmasına, iptali istenen tasarrufların dava konusu takip dosyasındaki 25.3.2011 tanzim 3.7.2012 vadeli senetle doğan borçtan sonra yapılmasına, 4.6.2013 ve 26.8.2013 tarihli tasarrufların dava açıldıktan sonra yapılmış olmasına, davalı 3.kişilerin borçlunun eşi ve kızı, davalı 4.kişi şirketin borçlunun çocuklarına ait yine davalı 4.kişinin de ekonomik durumu itibarıyla dava konusu aracı almasının hayatın hayatın olağan akışına aykırı olması nedeniyle dava konusu 12.10.2011 ve 20.10.2011 tarihli tasarrufların İİK’nun 278/3-1 ve 280/1 madde, 4.6.2013, 26.8.2013 tarihli tasarrufların da İİK’nun 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu- Borcun doğumu, iptali istenen tasarruflardan sonra olduğundan adı geçen davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği- Davacı bankanın dava konusu yaptığı takip dosyasına davalı borçlunun itiraz ettiği ve itiraz üzerine takibin durduğu, başka bir dava ile davacı tarafından itirazın iptali davası açıldığı anlaşıldığından mahkemece itirazın iptali davası ilgili mahkemesi'nden istenerek incelenmesi davacı lehine sonuçlanmış ve kesinleşmiş ise şimdiki gibi anılan takip dosyası yönünden de tasarrufların iptaline, aksi takdirde kesinleşmemiş ise kesinleşmesinin beklenmesi, davalı borçlu lehine sonuçlanmış ve kesinleşmiş ise anılan takip dosyası yönünden davanın önkoşul yokluğu reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kurum zararı nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemi- Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız olmayıp ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı- Davaya konu işlemleri nedeniyle davalılar hakkında açılan ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği- İtirazın iptali davasında davacının genel hükümler kapsamında ispat hakkı bulunduğu, ceza dosyası, teftiş raporu, bilirkişi incelemesi ve diğer tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre, davalıların sorumlu olduğu kanaatine varılırsa diğer takip dosyası ve hükümle tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, davalılar arasındaki dava konusu senetlerin gerçek bir borcu içermediği muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dava konusu senetler ile bu senetlere yönelik yapılan takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kaydındaki tescil işleminin idari nitelikte olduğu- Bu bakımdan idari nitelikteki bir işlemden dolayı, idari dava olmadan idari makamları bağlayıcı biçimde karar verilemeyeceğinden "aracın, trafik kaydının iptâline ve tesciline" şeklinde karar verilmesinin doğru olmadığı- Hüküm fıkrasında yer alan "davalı şirket adına ... plakalı araçla ilgili oluşan tescil ile ilgili işlemin iptâline, yeniden A. Y. adına TESCİLİNE" sözcük dizisinin çıkarılarak yerine "İ.İ.K.nun 283. maddesi uyarınca araç kaydının iptâline mahal olmadan ... plakalı araç üzerinde davacıların haciz ve satış isteyebilmesinin tanınmasına" biçiminde sözcük dizisinin eklenmesine karar verilmesi gerekeceği-
Davacılar alacaklarını dayandırdığı adi ortaklığın feshine ilişkin dava henüz sonuçlanmadığından, bunun kesinleşmesi beklenerek dava sonucunda davacıların bir alacağı olduğunun kesinleşmesi halinde TBK. mad.19 gereğince dava konusu satış işleminin iptalinin gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi, aksi durumda (davacıların adi ortaklığın feshi nedeniyle alacağının olmadığının saptanması halinde) ise, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık ve Hukuki NitelendirmeUyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesine uygun olup olmadığına ilişkindir...
«Takas» iddiasının (itirazının) kabul edilebilmesi için, takası ileri sürülen alacağın «İİK.’nun 68/I’de öngörülen belgelere dayanması» veya «bir ilâmla tesbit edilmiş olması» yahut «kesinleşmiş bir takibe dayanması» gerektiği–
Eldeki davada davacı, dava konusu taşınmazın evlilik birliği içinde edinildiğini, davalının katılma ve katkı payı davası sonucu hükmedilecek alacağın tahsilini önlemek için muvazaalı olarak taşınmazı diğer davalıya devretttiğini belirtmiş, ancak mahkemece katılma alacağı davasının sonuçlanması beklenerek, bu dava sonucunda davacının bir alacağı olduğunun kesinleşmesi halinde TBK’nun 19. maddesi gereğince dava konusu taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptale tabi olup olmadığının mevcut delillere göre değerlendirilmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.