TMK.m883/II uyarınca; ipoteğin süreli olarak kurulmuş olması halinde, alacaklının en geç ipotek süresi içinde ipotekli takip yapıp, tapu kaydına İİK.m.150/c şerhi koydurmak zorunda olduğu- Alacaklı tarafından takipteki zorunlu dava arkadaşlığı hususundaki eksikliğin yargılama sırasında giderildiği, öte yandan dayanak ipotek akit tablosunun 2011 tarihli olduğu, Türk Medeni Kanunu'nun 883. maddesindeki değişikliğin 01.01.2020 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu tarihten önce süreli olarak tesis edilen ipoteklerin de, şayet süre sona ermiş ise 01.01.2020 tarihinden itibaren 30 günlük sürenin sonunda takibin başlatılması gerekeceğinin açık olduğu- Bu süre zarfında belirtilen şerhin konulmaması halinde ipoteğin, malikin talebi ile tapu müdürlüğünce terkin edileceği-
Davacının yargılama sırasında "davanın BK.'nun 18. maddesine (şimdi; TBK. mad. 19) göre incelenip hükme bağlanması" istemiş olmasına rağmen, HUMK. 83 vd. (şimdi; HMK. 176 vd.) göre davasının "ıslah" etmemiş olması halinde, davanın mahkemece İİK. 277. vd. dayalı "tasarrufun iptali davası" olduğu kabul edilerek sonuçlandırılması gerekeceği–
Açılmış ve görülmekte olan bir davada ıslah yoluyla da olsa taraf eklenmesinin mümkün olmadığı- Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında gerek mahkemesince, gerek Yargıtay'ca temyiz isteminin reddine karar verilebileceği-
TBK. mad. 56 gereğince manevi tazminat istemine ilişkin davada, yerel mahkemece hükmedilen davacı eş için 7.000,00 TL, davacı çocuklar için 10.000,00 TL miktarın -olayın somut unsurları dikkate alındığında- düşük olduğu- Zarar veren araç ticari nitelikte kamyonet olduğundan, dava konusu haksız eylemin TTK. mad. 3 uyarınca ticari iş niteliğinde olduğu ve yasal faize hükmedilemeyeceği- Aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine; reddedilen her bir dava yönünden de davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti taktir edilmesi gerektiği-
Geçerli bir rödevans sözleşmesinin varlığı durumunda, ruhsat sahibi ile rödovansçı arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu m. 2/6'da düzenlenen asıl - alt işveren ilişkisi tanımına uygun olmadığı; tarih ayrımı yapılmaksızın ruhsat sahibinin rödovansçı işçilerinin işçilik alacaklarından sorumlu olmayacağı-
Satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil davası devam ederken, satmayı vaat eden davalının veraset belgesinin alınması için ayrı bir dava açılmış ise, davacının açmış olduğu bu davanın sonucu beklenerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlunun, davalı üçüncü kişiyle anlaşarak aralarında başlatılan muvazaalı icra takibinin (tasarrufun) iptali istemiyle açılan davada, davalı borçlu ile zorunlu dava arkadaşı olan üçüncü kişinin yetki itirazını birlikte ileri sürülmesi gerektiği- İptal davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK 6 gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiği- Her iki davalının da cevap dilekçesi sunmadığı olayda, süresinden sonra davalı vekilinin yetki itirazında bulunmasının mümkün olmadığı- Usulüne uygun yetki itirazı bulunmadığından yetki itirazının reddi gerektiği-
Kira alacağının tahsili ve kiralananın tahliyesi amacıyla yapılan takibe vaki itirazın iptali ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkin davada, davanın açılmasındaki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün ise de ödeme emrindeki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün olmadığından temerrüt ihtarı yerine geçen ödeme emrinin tahliye isteği yönünden hukuki sonuç doğurmayacağı gözönüne alınarak tahliye isteminin reddine ve alacak yönünden ise tek başına dava açan davacının hissesine düşen alacak miktarı tespit edilerek bu miktar ile sınırlı olarak itirazın iptaline karar verilmesi gerektiği-
Davada, tapu iptali ve tescil, karşı dava ile de elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istendiği, kayıt malikinin, mülkiyeti kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüşse, üçüncü kişinin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken şahıs olup olmadığına bakılmasının gerekeceği, çünkü Türk Medeni Kanunu’nun 1024. maddesi uyarınca, bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmişse, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişilerin yolsuz olan bu tescile dayanma olanaklarının olmadığı ve yasa ve uygulamadaki deyimiyle bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan ve hukuki sebepten yoksun bulunan tesciller yolsuz tescil sayılacağından, hakkı zedelenen 3. kişinin iyiniyetli olmayan malike karşı doğrudan doğruya şahsi hakkına dayanmasının mümkün olduğu-
Davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine,-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.