Hukuki bir işlem (tasarrufi işlem) olan alacağın temliki sonrasında alacağın üçüncü kişiye intikal ettiği, bu andan itibaren üçüncü kişinin, borçlu karşısında alacaklı sıfatını kazandığı, niteliği itibariyle alacağın temlikinin, alacaklının tasarruf işlemi olduğu, temlikin, alacağın tamamı için yapılabileceği gibi bir kısmı için de yapılabileceği- Tam temlikte alacağın aslı ve fer’ileri temlik alana geçmekte olup, alacaklının borç ilişkisinde taraf olmaktan çıktığı, kısmi temlikte ise, temlik edilen asıl alacak ve bu oranda fer’ilerinin temlik alana geçmesinin söz konusu olduğu- Temlik edilmeyen kısım itibariyle borçlunun temlik eden alacaklıya karşı sorumluluğunun devam ettiği- Temlik alanın, temliki ve alacağın varlığını ispat ederek borçludan talepte bulunduğu, temlik ile birlikte temlik alan, alacağın aslı ve fer’ileriyle birlikte, alacağa bağlı rüçhan haklarını da iktisap ettiği- Dolayısıyla temliğe konu alacak itibariyle dava ve takip hakkının da temlik alana geçtiği- Alacağın temlikinde esasen borç değişmez, sadece onu talep edecek tarafın değişmiş olduğu- İİK. 282. madde kapsamında borçlu ile lehine tasarrufta bulunulan davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu- Eldeki somut olayda, haklarındaki dava reddedilen davalı borçlu Y. T. ile 3. kişi Ö. F. B. arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu- Bu halde davalılar yönünden daha düşük olan tasarruf değeri 47.000,00 TL üzerinden tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, zorunlu dava arkadaşı olan davalılar aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetli görülmediği-
Davacı ile dava dışı arasında imzalanan belge göz önüne alındığında taraflar arasında inançlı işleme dayalı olarak devrin yapıldığı, öte yandan tüm dosya içeriği ve dinlenen tanık beyanları itibari ile de davalı ile dava dışı ve davacı arasında alacak-borç ilişkisinin bulunduğu, bu alacak-borç ilişkisi nedeni ile davalı ile dava dışı kişinin aralarında anlaşarak dava konusu taşınmazın temlik işleminin gerçekleştirildiği, yine dinlenen tanık beyanlarından da anlaşıldığı üzere davalının dava konusu taşınmazı ediniminde iyiniyetli olmadığı ortaya konduğundan davalının TMK 1023.maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı-
İ.lı işlem ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada; davacı ile dava konusu taşınmazı teminat olarak dava konusu taşınmazı temlik alan dava dışı üçüncü kişi arasındaki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulabilmesi için üçüncü kişinin davada yer almasının zorunlu olduğu gözetilmeden sonuca gidilmesinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davalarında "yetki itirazı"nın, davalılarca en geç ilk oturumda ve esasa girilmeden önce ileri sürülmesi gerekeceği–
Mirastan doğan iştirak halindeki mülkiyette, ortaklardan birinin ya da bir kaçının kendi adına MK.nun 618. maddesi hükmüne dayanarak üçüncü kişilere karşı açtığı müdahalenin men'i davalarında, davanın yürütülebilmesi için diğer ortakların muvafakatının alınması ya da MK.nun 581. maddesi uyarınca bir mümessil tayin ettirilmesinin gerekeceği-
«İstihkak davası»na karşı -İİK. 97/XVII uyarınca- ‘mukabil dava’ olarak «iptal davası»nın açıldığı durumlarda, «borçlu»nun da ‘davalı’ olarak gösterilmesi gerekeceği–
İstirdat ve tazminat davalarında mahkemece,Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarı geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık; davalı elektrik dağıtım şirketinin talebi ile aynı bölgedeki pek çok taşınmaz üzerinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 31/b maddesi çerçevesinde şerh oluşturulduğu anlaşılan olayda her bir malikin taşınmazları üzerindeki şerhin kaldırılmasını ayrı ayrı açılan davalar ile talep etmesinin AAÜT’nin 22 nci maddesi anlamında seri dava olarak kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır..
Uyuşmazlık; davalı elektrik dağıtım şirketinin talebi ile aynı bölgedeki pek çok taşınmaz üzerinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 31/b maddesi çerçevesinde şerh oluşturulduğu anlaşılan olayda her bir malikin taşınmazları üzerindeki şerhin kaldırılmasını ayrı ayrı açılan davalar ile talep etmesinin AAÜT’nin 22 nci maddesi anlamında seri dava olarak kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır..
Kira bedelinin tespiti istemine ilişkin davada, davaya konu taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, mirasçılardan birinin mirasçılık belgesini esas alıp, kendini belli bir payın sahibi olarak kabul etmesi ve buna dayanak kira parasının tespitini talep etmesi mümkün olmadığından, tüm mirasçıların davaya iştirakının sağlanarak davaya devam olunacağı aksi halde davayı açan mirasçının sadece kendi payına ilişkin olarak kira parasının tespitini isteyemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.