Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğunun bulunduğu, ancak bu kuralın yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış olduğu ve bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği-
Hükmü temyiz eden davalılar vekili her iki davalı adına tek temyiz dilekçesi vermiş olsa da davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından ayrı ayrı temyiz karar harcı ve başvuru harcı alınması gerektiği-
Kooperatif üyeliğinin tespiti davası-
İşyeri sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkin davada, davacı ile davalı sigorta şirketi arasında 2012/2013 vadeli mağazanın paket sigorta poliçesi düzenlenmiş olup, sigorta sözleşmelerinde bilgilendirmeye ilişkin yönetmelik uyarınca sigorta şirketlerinin bilgilendirme yükümlülüklerini yerine getirmiş kabul edilebilmeleri için bilgilendirme formunu düzenleyerek sigortalılara imzalatmak ve saklamakla yükümlü oldukları düzenlemesi karşısında sigorta poliçesi ile sigorta bilgilendirme formununda davacıya verildiği, bu formda davacı tarafın imzasının bulunduğu, poliçenin ek teminatları kapsamında alçıpan tavan çökmesinin ani ve beklenmedik şekilde çökmesi halinde teminat kapsamında olacağının düzenlendiği ve bilgi formunu imzalayan davacının da bu hususu kabul etmiş sayılacağı gerçeği karşısında ve riziko tarihinde yürürlükte bulunan TTK'nın 1423. madde hükmüne göre de süresinde itirazı olamayan sigortalı yönünden de poliçe hükümlerinin geçerli olduğu zararın teminat kapsamında olmadığı gözetilmeden eksik incelemeyle karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Feshin geçersizliği ve işe iade davasında, asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu takdirde, her iki işverene birlikte dava açılmasında işçi açısından yarar olduğu- Muvazaa olmadığı sürece, alt işveren işçisi ile ilgili davada istemin ve verilecek kararın, feshin geçersizliği ve işe iade yönünden alt işveren; ancak feshin geçersizliğine bağlanan işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinden her iki işverenin birlikte sorumluluğu kapsamında olması gerektiği- Asıl işveren ve alt işveren arasındaki sözleşmenin muvazaalı olması halinde ise, asıl işveren başlangıçtan beri gerçek işveren olduğundan, davanın tarafının asıl işveren olması gerektiği- Alt işverenin bu anlamda işverenlik sıfatı bulunmadığından, taraf sıfatının da olmayacağı- Feshin geçersizliği ve işe iade davasının alt ve asıl işveren ilişkisinde, her iki işverene birlikte açılması halinde, davacı işçi alt işveren işçisi olup, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğünün alt işverende olduğu- Asıl işverenin iş ilişkisinde, sözleşmede taraf sıfat bulunmadığından, işe iade yönünde bir yükümlülüğünden sözedilemeyeceği- Asıl işverenin işe iade kararı sonrası, işçinin işe başlamak için başvurması ve alt işverenin işe almamasından kaynaklanan işe başlatmama tazminatı ile dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden alt işverenle birlikte sorumluluğunun bulunduğu- Zorunlu dava arkadaşlığı dışında, bir kişinin dahili dava yolu ile davaya dahil edilmesi ve hakkında hüküm kurulmasının mümkün olmadığı-
Vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davaların, bir aynı hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesi’nce açılan vasiyetnamenin Türk Medeni Kanunu’nun 596 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği veya itirazların sonuçsuz kaldığının, bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tesbiti için olduğu, bu tesbitin başlı başına aynı bir hakkın geçirimini sağlamayacağı, o nedenle kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimsenin bu vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan varsa ona, yoksa yasal ve seçilmiş mirasçılara karşı açacağı istihkak davası ile malın kendisine teslimini istemesinin gerekeceği-
Borçlunun mahkemeye başvurusunun; takibin kesinleşmesinden sonra (yapılan maaş kesintileri nedeniyle) dosya borcunun fazlasıyla ödenmesi ve bu nedenle hacizlerin kaldırılması işlemine yönelik olup İİK’nun 33/2 maddesine dayanan itfa nedenine dayalı itiraz olduğu, tarafların gelmemesi halinde dosyanın işlemden kaldırılması gerekeceği-
İstihkak davalarında da borçlu tarafından ticari emtianın büyük bir bölümünün üçüncü kişiye devredilmiş olması halinde İİK.’nun -tasarrufun iptaline ilişkin- 280/3 maddesinin uygulama alanı bulacağı; mahkemece, üçüncü kişinin borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği sonucuna varılırsa, istihkak davasının alacaklı lehine sonuçlandırılacağı-
Bir ortağın tek başına dava açabileceği, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.