Davalı borçluların dava dışı şirketin ortakları olduğu, anılan şirketin açtığı dava sonucu iflasına karar verildiği, davalıların gıda sektöründe faaliyette bulundukları, aynı zamanda villa komşuları olduğu, tanık beyanlarının ağırlıklı olarak "dava konusu taşınmazın borçlular tarafından kullanıldığı" yönünde olduğu, dava konusu taşınmazın davalı 3. kişi tarafından kullanılmaması ve kiraya verilmemesine rağmen yapılan keşif sırasındaki mahkeme gözleminde evin eşyalı olduğunun tespit edildiği, yatırım amacıyla alınan lüks villanın sekiz yıl boyunca kiraya verilmemesi ticaretle uğraşan davalı 3. kişi açısında hayatın olağan akışına uygun olarak değerlendirilemeyeceği gözetildiğinden, davalı 3. kişinin borçluların durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğunun kabulü ile dava konusu tasarrufun davacıların alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak İİK. mad. 280/1 madde gereğince iptaline karar verilmesi gerektiği-
Dava, kiralananda yapılan imalat bedellerinin istemine ilişkin olup taraflar arasındaki uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklandığından, kira sözleşmesinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın 6100 Sayılı HMK' 4/1 maddesine göre Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu-
Kiralananın yeni malik tarafından edinilmesinden sonraki dönem için takip başlatıldığı, bu durumda, bozma sonrası davacı tarafından takibe konu edilen kira alacağına ilişkin yapılan açıklamaya göre davacının malik olmadığı dönem için kira bedelinin isteyemeyeceği-
Âdi ortaklıklarda, ortaklardan birinin kişisel borcundan dolayı, «bu ortağın payı oranında», ortaklığa ait -iştirak halindeki mülkiyet konusu- mallara haciz konulabileceğinden, ortaklığa ait tüm mallara haciz konulması halinde, diğer ortaklar tarafından, «kendi payları oranında haczin kaldırılması» istemiyle istihkak davası açılabileceği–
Kambiyo senetlerine dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemi-
Davalı itirazında kira bedelini elden ödediğini belirttiğine göre, İİK.nun 68.maddesinde belirtilen belgelerden biriyle, bunu kanıtlaması gerekeceği-
Taraflar arasında kira ilişkisi bulunmadığından, hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla açılan itirazın iptali davasında, sulh hukuk mahkemesinin görevli olmadığı-
Mütevali (arka arkaya alınan) tahliye taahhütlerinin “hakkın kötüye kullanılması” (MK. 2) nedeniyle geçersiz olduğu yolundaki iddianın, Tetkik Merciinde araştırılamayacağı–
Kira bedelinin tespiti istemine ilişkin davada; 492 Sayılı Harçlar Yasasında kira tesbit davalarında harcın aylık kira parasına göre mi, yoksa yıllık kira parasına göre mi hesap edileceğine dair bir açıklık bulunmadığı; 07.07.1965 tarih ve 5/5 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, en kısa ve en az külfetli bir usul uygulanması, en az masraf yapılması ilkesinden hareket edilerek, aylık kira parası esas alınmak suretiyle görevli mahkemenin tayin edileceği kabul edildiğinden aylık kira parasının tesbitine ilişkin davalarda da aynı ilkelere dayanılarak aylık kira farkı üzerinden harç alınması gerekeceği-
Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse, onun payının miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi varsa altsoyuna, yoksa diğer mirasçılara geçeceği, somut olayda, murisin mirasını reddetmiş olmaları nedeni ile yasal mirasçı sıfatı kalmayan adı geçen davalıların bu dava yönünden pasif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı, o halde mahkemece, mirası reddeden davalıların mirasçıları tespit edilip, bu kişiler davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın esası incelenerek varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekeceği- Mahkemece, davalının tacir olup olmadığı araştırılarak, davalının tacir olması durumunda faizin hesabında TBK.nun 88 ve 120. maddesindeki sınırlamalarının etkili olmayacağı gözetilerek faizin hesaplanması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.