Keşif sonucunda taşınmazların gerçek değeri ile tapuda gösterilen satış bedeli arasında fahiş fark bulunduğu tespit edilmişse de başka delillerle desteklenmediği sürece bu hususun tek başına muris muvazaasının kabulü için yeterli olmayacağı- Davacılar tarafından murisin ikinci eşinin erkek kardeşine başka bir taşınmazını satış suretiyle temlik ettiği, ablası ile birlikte hareket ederek dava konusu taşınmazları aynı gün bedelsiz şekilde davalı adına devrini sağladığı ileri sürülerek eldeki dava açılmışsa da, davalının emanetçi konumunda olduğuna ilişkin bu iddianın ispat edilemediği- Dava dışı ... ve kardeşi ile davalı arasında bir akrabalık ilişkisi bulunmadığı gibi, mahkemece dinlenen davacı tanıklarının "davalının murisin ikinci eşi ya da onun kardeşiyle birlikte hareket ettiğine" dair hiçbir beyanları bulunmadığı gibi, aksine "davalının maddi durumunun iyi olduğunu ve taşınmazları satın alabilecek gücünün bulunduğunu" beyan ettikleri, davalı tanıklarının da "mirasbırakanın taşınmazlarını toplu olarak satmak istediğini, bu nedenle aynı köyden başka kişiyle de pazarlık yaptığını, ancak toplu olarak satın alma imkânı olmadığından önceki pazarlığın bozulduğunu, davalının ise maddi gücü bulunduğundan toplu olarak pazarlık yapıp taşınmazları satın aldığını ve yapılan satışın gerçek olduğunu beyan ettikleri", dikkate alındığında, dava konusu taşınmazların mirasbırakan tarafından bedeli alınarak davalıya satıldığı sonucuna varılacağı- Somut olayda, mirasbırakan tarafından yapılan satışın muvazaalı olduğu kabul edilerek tapu kaydının iptaline karar verilmiş ise de; mahkemenin kabulünde olduğu üzere o dosyada murisin kayınbiraderine başka bir resmî akitle yaptığı temlik söz konusu olup, davalıya ise bedeli alınarak gerçek bir satış yapıldığından, yapılan satış işlemi muvazaalı olmayıp muris muvazaası iddiası ile açılan davaların reddi gerekeceği-
İdari taksimatta yapılan değişiklik nedeniyle dava konusu taşınmazın başka bir mahkemenin Adli Yargı çevresine dâhil edilmesi halinde, verilecek karar teknik anlamda bir yetkisizlik kararı değil, devir kararı niteliğindedir. Hal böyle olunca, dava dosyasının devir kararı verilmek suretiyle mahkemesine gönderilmesi gerekirken işin esası bakımından hüküm kurulmuş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
«Muris muvazaası» sebebine dayalı iptal davalarının, taşınmazın bulunduğu yerde açılabileceği -
Uyuşmazlık, kat karşılığı inşaat sözleşmesinde arsa sahibi olarak yer alan taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...
Tapu iptal ve tescil davasının kabul edilmemesi halinde tazminata karar verilmesi talebiyle açılan terditli davada mahkemece tazminata hükmedilse de, temelde dava, gayrimenkulün aynına taalluk ettiğinden ilamın kesinleşmeden icra takibine konulamayacağı-
Tasarrufun iptali davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufların, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlendiği, ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarrufların, sınırlı olarak sayılmış olmadığı, Kanun'un, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bıraktığı, bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkemenin bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği-
Taşınmazın aslının vakıf olduğundan bahisle tapu kaydının iptali ve vakfı adına tescili isteğine ilişkin davanın, taşınmazın aynına (mal varlığına) yönelik olduğundan görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olacağı-
Hukuk davalarında, hükümde kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi halinde, hatalı gösterilen kanun yolu süresi içerisinde yapılan kanun yolu başvurusunun incelenmesi gerektiği-
Davanın TBK 19. maddesine göre açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın isabetli olup olmadığı noktasında toplandığı- İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için esas hakkında kesin bir kanaat oluşmasına gerek bulunmadığı gibi tam bir ispat aranması da gerekmediği, ihtiyati haczin 'davacı alacağının tahsilini garanti altına almak için davalının mallarına geçici olarak el konulması' olduğu; hakimin ihtiyati haciz kararı verilip verilmeyeceği hususundaki takdir hakkını sunulan delillere göre kullanacak olduğu-
Birden fazla taşınmazın aynı ilanla satışa çıkarılması halinde, satış bedelinin muhammen bedelin %50'sini ve satış masraflarını karşılayıp karşılamadığının tespitinin; toplam paraya çevirme gideri satışı yapılan taşınmaz sayısına bölünmek suretiyle ayrıca müstakil harcamalar var ise bu miktara eklenerek İİK'nun 129. maddesindeki koşullara uygun şekilde satışın gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin belirlenmesi şeklinde olduğu- Mahkemece İİK'nun 129/2. maddesine göre ihale bedelinin satış masraflarını karşılamadığı ve kıymet takdirinin yapıldığı tarih üzerinden iki yıldan fazla süre geçtiği gerekçeleriyle ihalenin re'sen feshine karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.