Hukuk davalarında, hükümde kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi halinde, hatalı gösterilen kanun yolu süresi içerisinde yapılan kanun yolu başvurusunun incelenmesi gerektiği-
Davanın TBK 19. maddesine göre açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın isabetli olup olmadığı noktasında toplandığı- İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için esas hakkında kesin bir kanaat oluşmasına gerek bulunmadığı gibi tam bir ispat aranması da gerekmediği, ihtiyati haczin 'davacı alacağının tahsilini garanti altına almak için davalının mallarına geçici olarak el konulması' olduğu; hakimin ihtiyati haciz kararı verilip verilmeyeceği hususundaki takdir hakkını sunulan delillere göre kullanacak olduğu-
Birden fazla taşınmazın aynı ilanla satışa çıkarılması halinde, satış bedelinin muhammen bedelin %50'sini ve satış masraflarını karşılayıp karşılamadığının tespitinin; toplam paraya çevirme gideri satışı yapılan taşınmaz sayısına bölünmek suretiyle ayrıca müstakil harcamalar var ise bu miktara eklenerek İİK'nun 129. maddesindeki koşullara uygun şekilde satışın gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin belirlenmesi şeklinde olduğu- Mahkemece İİK'nun 129/2. maddesine göre ihale bedelinin satış masraflarını karşılamadığı ve kıymet takdirinin yapıldığı tarih üzerinden iki yıldan fazla süre geçtiği gerekçeleriyle ihalenin re'sen feshine karar verilmesi gerekeceği-
Yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tereke adına tescil istemine ilişkin davada davacıların mirasbırakanı ... oğlu ...'nın taşınmazın yanlızca 10/24 payının maliki olduğu, diğer payların .... oğlu ...dışındaki tespit maliklerinden devraldığı gözetilmek suretiyle sadece 10/24 paya yönelik olarak hüküm kurulması gerektiği ile ölümle kişilik son bulacağından mahkemece dosyadaki veraset ilamına göre tüm mirasçılar adına tescil kurulması gerektiği-
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle verilen tazminata ilişkin ilamlarda taşınmazın mülkiyeti tartışma konusu yapılmayıp tazminat hususu tartışıldığından ilamın taşınmazın aynı ile ilgili kabul edilemeyeceği ve bu ilamların kesinleşmeden takip konusu yapılabileceği-
Kat mülkiyetine ilişkin ilama dayalı takibe yönelik şikayetin 7 günlük süreye bağlı olduğu–
Taraflar sözleşme serbestisi çerçevesinde üzerinde ipotek yükü olan bir taşınmazın satışı konusunda anlaştıkları, bu satışla ipoteğin, üçüncü kişi ipoteği hâline gelmiş olan taşınmazdaki bu yük dışında davalının borçtan şahsi sorumluluğunun davacı tarafından üstlenildiğine dair bir anlaşmanın bulunmadığı, resmî senette yer alan “ipoteğin tüm hukuki vecibeleriyle taşınmazın bu bedelle satışının kabul edildiği” yönündeki açıklamanın borçtan şahsen sorumlu olmayan malikin haklarına ilişkin yukarıda anılan hükümlerini ortadan kaldırmayacağı, bu açıklamada geçen “ipoteğin hukuki vecibesi”, aksi kararlaştırılmadıkça, taşınmazın satışına katlanmak olduğu ve bu yükümlülüğe katlanan kişinin TMK.’nin 884. maddesiyle öngörülen haklara sahip olduğu, bu açıklama yazılmamış olsa dahi; tıpkı davalının ipotekle teminat altına alınan kredi borcundan şahsen sorumluluğunun devam etmesi gibi, davacının satın aldığı taşınmaz üzerindeki ipoteğin neticelerine katlanma yükümlülüğünün değişmeyeceği, üstelik davalının kendisinin satın aldığı bedelle aynı satış bedeli üzerinden taşınmazı davacıya sattığı ve bedelin tamamını da aldığı, ayrıca düzenlenmiş bir şahsi sorumluluk anlaşmasının bulunmadığı, bunun yanı sıra; ipotek alacaklısı bankanın, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte davacıyı da taraf olarak göstermesi kanundan doğan zorunlu takip arkadaşlığının gereği olduğu ve sonucu değiştirmediği; davacının, kredi borcunu şahsen üstlenmediğini ileri sürdüğüne, davalı da aksini ispatlayamadığına göre borçluya ait koşullar çerçevesinde borcu alacaklıya ödeyen ve taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldıran davacının kanun gereği alacaklının haklarına halef olduğunun ve ödediği bedeli davalıya rücu edebileceğinin kabulünün gerektiği-
Tapu iptali ve tescil davasının, taşınmazın aynı ile ilgili olduğundan, bu uyuşmazlıkların genel mahkemelerde çözüme kavuşturulması gerekeceği-
Haciz tutanağında "borçlunun haczi kabil malının bulunmadığının" ya da "borçlunun borcu karşılayacak yeterli malının bulunmadığının" belirtilmiş olması halinde, bu tutanağın "aciz vesikası" sayılacağı (niteliğinde olacağı)–
Davalı kira süresi dolmadan kiralananı tahliye ettiğinden kural olarak taşınmazın yeniden kiraya verilebileceği makul süreye kadar olan kira borcundan sorumlu olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.