Taşınmaz, imar planında askeri sahadan çıkarıl­madıkça, fiili elatmaya son verilmesi davanın konusuz kalmasına neden olmayacağı-
Menfi tespit davasının "hukuki yarar" yokluğu nedeniyle reddi-
Alacaklı bankanın, 3. kişinin icra müdürlüğüne istihkak iddiasında bulunmadan, doğrudan doğruya istihkak davası açmadan önce, dava konusu araç üzerindeki haczi kaldırmış olması halinde, “davanın açılmasına sebebiyet vermemiş alacaklının yargılama, olan” giderlerinden sorumlu tutulamayacağı-
İİK’nun 72/5 maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının borçlu lehine hükme bağlanması halinde, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli yapıldığı anlaşılırsa, talep halinde borçlu lehine tazminata hükmedileceği-
Alacaklının -İİK. 99. maddesi gereğince- açtığı «muarazanın önlenmesi» davası devam ederken, davalı - üçüncü kişinin istihkak iddiasından feragat etmesi halinde, icra müdürünce -gösterilecek teminat karşılığında- haczin kaldırılamayacağı—
Dava dilekçesinde, somutlaştırma yükünün yerine getirilmemiş olması halinde, öncelikle hâkim davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemesi gerektiği, ancak bu eksiklik tamamlanırsa yargılamaya devam edilerek karar verileceği, bu eksiklik tamamlanmaz ve somutlaştırma gerçekleşmezse, ispatsız kalan davanın reddine karar verileceğinden, dava dilekçesinde, davacının ödenmesi gereken aylık ücretinden her ay cüzi bir miktarının ödendiği, ödenmeyen ücret ve ikramiye alacaklarının davalıdan tahsilinin talep edilmiş olması şekli ile soyut ve genel anlatımlar içerdiğinden, öncelikle davacıdan ücret ve ikramiye alacağı taleplerinin hangi aylara ilişkin olduğu ile ödenmeyen ücret ve ikramiye alacağı açıklattırılması ve işverenden davacıya yapılan ödemeye ilişkin bilgi ve belgeler de istenerek davacının talepleri ve işverence ibraz edilecek bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
İpotekli taşınmazın paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibi sonucunda ihale bedelinden dahili davalıya herhangi bir bedelin kalmadığı anlaşıldığından, bölge adliye mahkemesince dahili davalı yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davacının davayı açmakta haklı olduğu dikkate alınarak, taşınmazın devri işleminde tarafların yerleşim yeri adreslerine göre komşu olmaları, devir işleminin davalıya yapılan dava dilekçesi tebliğinden kısa bir süre sonra yapılmış olması, taşınmazın ipotekli haliyle temlik alınması, dahili davalının da ticaretle uğraşması gibi nedenler değerlendirildiğinde dahili davalının iyiniyetli kabul edilemeyeceği, bu nedenle yargılama giderlerinden sorumluluğuna gidilmesi gerektiği-
Davcı vekilince "Kamu borcunun ödenmesi nedeni ile davadan ve ihtiyati haciz taleplerinden vazgeçtikleri" belirtildiğinden, mahkemece, davacı kurum vekilinden verilen bu dilekçe ile kasıtlarının ne olduğu netleştirilerek "davadan feragat" niteliğinde ise "davanın feragat nedeni ile reddine", "vazgeçme niteliğinde" ise her iki davalıdan da vazgeçmeyi kabul edip etmedikleri sorularak kabulleri halinde "davanın açılmamış sayılmasına", kabul etmemeleri halinde borç ödenmiş ve dava konusu kalmamış olduğundan "konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerektiği-  Yargılama sırasında kamu borcu yapılandırması halinde davanın konusuz kaldığından söz edilemeyeceği ve "ileride borçlunun yapılandırması geçerliliğini yitirdiği takdirde Maliye Bakanlığının yeniden dava açma hakkı saklı kalmak kaydı ile"geleceğe yönelik belirsiz nitelikte hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı 3. kişinin borçlu adına kayıtlı olan araçları trafik kaydına haciz konulduğu gün borçludan satın almış olması halinde, iyi niyetli sayılamayacağından 3. kişinin açtığı istihkak davasının reddine karar verilmesi gerekeceği –dava konusu aracın, trafik kaydına haciz konulduğu tarihte (aynı günde) borçlu tarafından 3. kişiye satılmış olması halinde, 3. kişinin borçlunun mal kaçırma amacıyla hareket ettiğini bildiği farz edileceği, yani iyi niyetli kabul edilemeyeceği-
Feshin geçersizliği ve işe iade davasında, asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu takdirde, her iki işverene birlikte dava açılmasında işçi açısından yarar olduğu- Muvazaa olmadığı sürece, alt işveren işçisi ile ilgili davada istemin ve verilecek kararın, feshin geçersizliği ve işe iade yönünden alt işveren, ancak feshin geçersizliğine bağlanan işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinden her iki işverenin birlikte sorumluluğu kapsamında olması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.