Yapı denetim hesaplarındaki paraların, Belediyelere ait paralar olmayıp, yapı denetim kuruluşlarının hizmet bedelleri olarak yatırılan paralar olduğu ve kamu hizmeti niteliğinde olan yapı denetimi işinde fiilen kullanıldığı sonucuna varılmış olmakla, 5393 Sayılı Yasanın 15/son maddesi uyarınca haczinin mümkün olmadığı-
Taraflar arasında imzalanan sözleşme adi yazılı olarak düzenlendiği gibi getirtilen tapu kayıtları ve taraf beyanlarına göre davacıya tapuda pay devrinin yapılmadığının anlaşıldığı, mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan ........ tarihli bilirkişi raporunda “Mecurun radye temelleri atılmış, dört tarafa hem koruyucu hem de taşıyıcı perdeler yapılmış ve inşaatın devamı için demir filizlerinin bırakılmış olduğu” tespit edilmiş olup bu haliyle edimin önemli oranda tamamlandığından ve bunun sonucu olarak sözleşmenin geçerli hale geldiğinden bahsedilemeyeceği, o halde taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi geçersiz olup, davalı arsa sahibi belediyenin sözleşmeyi sonlandırıp tasfiye etmesi sebebiyle geçersiz sözleşmenin haksız feshi söz konusu olamayacağından davacı yüklenicinin kazanç kaybı nedeniyle zarar ve tazminat istemesinin mümkün olmadığı- Davacının otuz gün içinde ödenmesini talep ettiği alacağına ilişkin ihtarnamenin, davalıya 15.01.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olması karşısında davalının 15.02.2015 tarihinde temerrüde düşürüldüğünün anlaşıldığı, bu durumda mahkemece hüküm altına alınan alacağa ihtarname ile oluşan temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 15.01.2015 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin yanlış olduğu- Dava dilekçesinde ihalenin muhatabın kusuru sebebiyle yerine getirilememesi nedeniyle davacının uğradığı beklenen kazanç kaybı miktarının 7.232.000,00 TL olarak hesap edildiği, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik bu miktardan 50.000,00 TL’nin tahsilinin talep edildiği belirtildiği halde 6100 sayılı HMK’nın 26/1 maddesi gereğince taleple bağlı kalınarak bu alacak kalemi yönünden ıslah da dikkate alınarak davanın 7.732.000,00 TL üzerinden kabul edilmesi gerekirken bilirkişi raporuyla belirlenen 9.086.000,00 TL’nin hüküm altına alınmasının doğru olmadığı- Mahkemece gerçeğin ortaya çıkması için HMK’nın 281/3 maddesi uyarınca yeniden oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişi kurulu marifetiyle gerekirse mahallinde keşif de yapılarak davacı yüklenicinin gerçekleştirdiği iş ve imalâtların vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca yapıldıkları tarihteki mahalli piyasa rayiçlerine göre bedeli (inşaat için İSKİ’ye ödenen su bedeli ve yapılan inşaat ile ilgili proje bedeli de dahil olmak üzere) konusunda bilirkişilerden gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak hüküm kurulması gerekeceği-
4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemi-
Komşuluk hukukunun ihlal edildiğinin kabul edilebilmesinin zarar koşuluna bağlı olduğu- Komşu parsel yönünde pencere ve balkon açılmış olmasının başlı başına komşuluk hukukuna aykırılık teşkil etmeyeceği, bir inşaatın imar planına aykırı yapılması temelde idareyi ve idari yaptırımı gerekli kılan bir davranış olduğundan, bu davranışın soyut olarak komşuluk hukukuna aykırı davranma biçiminde yorumlanamayacağı-
Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada, proje bütünlüğü gereği, taşınmazın imar planında park alanı olarak ayrılan bölümünün tamamının bedeline hükmedilmesi gerekirken, kısmen cami alanı olarak gösterilen kısmın bedeline hükmedilmemesinin hatalı olduğu- Dava konusu taşınmaza 04.11.1983 gününden sonra el atıldığı anlaşılmakla, nispi harç ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasına konu olan taşınmazın uygulama sırasında zeminde fiilen yol olarak bulunduğu, bu kısmın 2981 sayılı yasanın 10/b maddesi gereğince bedelsiz terkin edilmesi gereken yerlerden olduğu, şahıslar üzerine tescil edilmesinin neticeyi değiştirmeyeceği, bu itibarla mahkemece davacının kamulaştırmasız el koyma sebebine dayalı olarak bedel talep edemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler birer ön sözleşme olsa da, kendileri de başlı başına karşılıklı edimleri içeren sözleşme özelliği gösterdiklerinden ve asıl sözleşmenin şartlarına bağlı olduklarından, BK. md. 106’da aranan şartlara uyulmadan fesih edilemez ve bir tarafın karşı koyması halinde bu tür ön sözleşmelerin feshi için de mahkeme hükmünün gerekeceği-
Kamulaştırma Kanununun 35. maddesi uyarınca, malikinin muvafakatiyle kamu hizmet ve tesisleri için ayrılan yerlere ilişkin eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamayacağı ve karşılığının da istenemeyeceği- Davalı idarenin kamu hizmetleri için ayrılan bölümü sonraki imar planı değişikliği ile imara açıp, 3. şahıslara satması durumunda, eski malikin, mülkiyet iddiasında bulunma hususunda yeni bir imkanının bulunmadığı-
Kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil istemi-
Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tahsili istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.