Muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağının tanındığı-
; ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde tazminat istemi-
Davalı işverenin muvazaalı sözleşmeler ile davacıyı alt işverenin işçisi gibi çalıştırdığı, davacının görünüşte farklı bir işkolunda faaliyet gösteren alt işveren işçisi olması nedeniyle davalıya ait işyerinde geçerli toplu iş sözleşmesinden yararlanamadığı, buna göre davalının muvazaalı sözleşmelere dayalı olarak davacıda alt işverenin işçisi olduğu görünümü yaratarak davacının davalının faaliyet gösterdiği işkolunda örgütlü sendikaya üye olmasını ve buna bağlı olarak işyerinde geçerli toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının engellenmesini amaçladığı, bu anlamda davalının savunmasının dürüstlük kuralına aykırı ve bu bağlamda hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, hiç kimse kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemeyeceğinden davalının dürüstlük kuralına aykırı davranması nedeniyle muvazaalı eyleminin sonuçlarına katlanması gerektiği-
Olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunmasının mümkün olmadığı-
Dava konusu taşınmaz 07.10.1940 tarihinde kadastroya tabi tutulmuş kadastro tutanağı şerhsiz olarak 07.10.1940 tarihinde kesinleşmiş olup; davacı vakıf şerhinin tapulamadan önceki ilk tedavül kayıtlarında bulunduğu iddiasıyla, vakıf şerhinin tapu siciline işlenmesi için davasını 27.06.2001 tarihinde açmış olduğundan 3402 sayılı Yasa ile öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğine göre, vakıf şerhinin sicile yazılması isteğinin yerel mahkemece reddinin yerinde olduğu-
Yargılama sırasında dinlenen tanıklar beyanları ile davalının ifadesi arasında çelişki bulunduğundan, mahkemece öncelikle davalı borçlu ve 3.kişinin ne iş yaptıklarının saptanması, şirketlerinin bulunması halinde bu şirketlere ait ticari defterlerin getirtilerek davalılar arasında bir ticari ilişki bulunup bulunmadığının bilirkişi vasıtasıyla incelenerek tespit edilmesi ve sonucuna göre davalı 3.kişnin davalı borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığının değerlendirilmesi gerekeceği-
MK. 931’de sözü edilen «iyiniyet» in, MK. 3’deki «sübjektif iyiniyet» olduğu, bu nedenle gereken özeni gösterdiği takdirde, tapu kaydındaki yolsuzluğu anlayabilme olanağı bulunan kişinin “kötüniyetli” sayılacağı ve tapudan vâki iktisabının korunmayacağı–
Yolsuz tescile dayanarak ayni hak iktisap eden üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmadığının belirlenmesi için; tescilin yolsuz olduğunu üçüncü kişinin genel hayat tecrübelerine göre ve hayatın doğal akışına göre bilebilecek durumda olup olmadığının, taşınmazı devralanın (satın alanın) üçüncü kişiyle akrabalık ilişkisinin bulunup bulunmadığının, taşınmazın değerinin çok altında satılmış olup olmadığının, tarafların ayni yerde ikamet edip etmediğinin vb. araştırılması gerekeceği-
Asıl ve birleşen davada tapu iptal ve tescil davası-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.