Borçlunun işyerinde «daimi işçisi ......» imzasına yapılan tebligatın, Tebligat Kanununun 17. maddesine uygun olacağı–
Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, ödeme emri ve eklerinin, takip talebinde bildirilen adrese çıkarılmadan borçlunun mernis adresi esas alınmak suretiyle ancak buna ilişkin şerh düşülmeksizin, doğrudan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 2l/2. maddesine göre tebliğ edildiği, dolayısıyla tebligatın usulsüz olduğu-
Muhatabın adreste bulunmama sebebi yazılmadığı gibi, haber verilen komşunun imzası alınmadığı ya da imzadan çekinip çekinmediği belirtilmediğinden dava dilekçesinin tebliğinin usulsüz olduğu-
Haciz ihbarnamelerinin tamamı TK’nun 21/2 maddesine göre tebliğ edilmiş olup, mazbatalar üzerinde ilgili meşruhatın yazılmaması nedeni ile tebliğlerin usulsüz olduğu- Şikayetçinin taşınmazları üzerine usulsüz tebliğler sonrası haciz konulmuş ise de, şikayetçinin, bahsi geçen taşınmazlarda intikal işlemi yaptırdığı ve hisselerini sattığı görüldüğünden, hiç kimsenin, aleni tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremeyeceği ve haciz tarihinde taşınmazın borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu ve yeterli olduğu gözetilerek, şikayetçinin intikal ve satış ile haciz işlemini öğrendiği ve haciz ihbarnamelerinden bu tarihlerde haberdar olduğunun kabulü gerektiği- Yasal yedi günlük süre geçtikten sonra icra mahkemesine yapılan başvurunun süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği-
Satışın kıymet takdirinin esas alındığı tarihten 2 sene sonra yapılmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi sayılacağı-
Satış ilânı tebligatı; "muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğu, tebliğ imkansızlığı nedeniyle TK'nun 21/2 maddesine göre D.ler Köyü Mahalle Muhtarı .......'a tebliğ edildi,komşusu ...........'ya haber verildi” şerhiyle yapılmış ise de bu şerhin Yönetmeliğin 16/2. maddesine uygun olmadığından usulsüz olduğu-
Muhatabın tebligat sırasında adreste bulunmamakla beraber “daimi işçisi”ne yapılan tebligatın geçerli olacağı–
Muhatabın iş yerinde bulunup bulunmadığına dair bir açıklamanın tebliğ evrakında yer almadığı görülmekle, borçlunun gerçek kişi olduğu dikkate alınmadan ve adreste bulunmadığının tespiti yapılmadan “şirketin yetkilisi imzasına” şeklinde yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Borçlu adına yapılan tüm tebligatların usulsüz olduğu dikkate alınarak, borçlunun tebligatların usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verildikten sonra, süresinde olan borca yönelik itiraz ve şikayetlerinin incelenmesi gerektiği-
Satış ilanının tebliği sırasında beyanda bulunan ve aynı zamanda haber verilen kimsenin Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesinde sayılan kişilerden olup olmadığının tespit edilmediği, imza almadan veya imzadan çekinme durumunu belirlemeden tebliğ işlemlerini tamamlamış olduğu anlaşıldığından, bu hali ile tebliğ işlemi 7201 s. Tebligat Kanununun 21/1. ve 23/7 maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 30. ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmamış olmakla usulsüz olduğu- İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmesi gerekeceği; borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olması gerekeceği-
Tebliğ memuru, muhatabın adreste bulunmama sebebini, borçlunun adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeden "şehir dışında" açıklaması ile yetinerek muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamladığından, anılan tebligatların usulsüz olduğu- İİK'nun 127. maddesi gereğince; taşınmazın hissedarı olan şikayetçilere satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.