Alt işveren işçilerinin bir kısmının, üstlenilen hizmet dışında asıl veya yardımcı başka işte çalıştırılmaları, asıl-alt işveren arasındaki sözleşmeyi muvazaalı hale getirmeyeceği- Muvazaanın Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesi arzu etmedikleri görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabileceği-
Bozma öncesi verilen karara dayanılarak davacı tarafça yapılan ilamlı icra takibi neticesi borç davalı yanca icra dosyasına ödenmiş ise de; icra dosyasına vaki ödeme bozulan hüküm gereğince yapıldığından, bozma ilamıyla birlikte mahkemece verilen hükmün kesinleşmediği ve ortada infazı kabil bir ilamın bulunmadığı, dolayısıyla alacak miktarının da belli olmadığı, tahsilat bozulan karara istinaden yapılmakla, mahkemece bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapılmaksızın borcun davalı tarafça ödenmesi nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair kurulan hükmün isabetli olmadığı-
Asıl işveren davacı Belediyenin, davalı şirket tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemi-
Muğla Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Abone Hizmetleri ve Tarifeler Yönetmeliği'nie göre abone olmaksızın atık suyunu kanalizasyon şebekesine verenlerden, atık su miktarı tarifesi üzerinden 3 katı olarak tahakkuk ve tahsil edileceği ve 3 katı aşar şekilde tahakkuk yapılmasının doğru olmadığı-
Kendi taşınmazındaki kuyudan su çıkararak su kullanan kişi ve kuruluşlardan su bedeli alınamayacağı, ancak kendi taşınmazından çıkarılan su; lavabo, wc, mutfak, araç yıkama vs. yerlerde kullanılarak atık su (kirli su) üretilmesi ve üretilen bu atık suyunda Belediyelerin bakım ve gözetiminde olan kanalizasyon tesislerine verilmesi hâlinde atıksu bedeli alınabileceği- Mahkemece atık su tüketim hesabı konusunda uzmanların da aralarında bulunduğu üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin tespiti gerektiği-
Kendi taşınmazından su çıkararak (kuyu, artezyen vs.) ihtiyacı için kullanan kişi ve kurumdan bu su için su bedeli alınamayacağı, ancak taşınmazdan çıkarılan su kullanılarak atık su (kirli su) üretilip bu kirli suda, Belediyenin bakım ve gözetiminde olan kanalizasyon tesisi ile uzaklaştırılıyorsa bu durumda Belediyece atık su bedeli tahakkuk ettirilebileceği- Davacının, davalıya ait altyapı tesislerinden (kanalizasyon) faydalandığı yönünde bir bulguda tespit edilmediğinden, davalı Belediyenin davacıdan su ve atıksu bedeli adı altında bir bedel talep edemeyeceği-
Davacı sekreter olarak davalı belediyenin çalışma alanı içerisinde yardımcı iş kategorisinde değerlendirilebilecek hizmet sektöründe çalışmakta olup davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin “destek personel” alımına ilişkin olduğu anlaşıldığından, davalı belediyenin, yardımcı işlerinden olan temizlik, büro, kat görevi, şoförlük, mutfak ve bahçe çalışması gibi destek hizmetlerini alt işverene vermesi 4857 s. K. mad. 2/6-7. maddesi ve 5393 s. Belediye Kanunu'nun 67. maddesine göre mümkün olduğundan, geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu kabulu gerektiği- Mahkemece davacı işçinin alt işveren nezdindeki işyerine iadesine ve iş güvencesi hükümlerinin mali sonuçlarından her iki davalının müştereken sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken; asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu sonucuna varılarak davacının davalı belediyeye ait işyerine iadesinin hatalı olduğu- Davalılar arasındaki ilişki muvazaalı olarak kabul edilmesine karşın, iyiniyetli olan davacı işçiye karşı taraf olmadığı muvazaanın ileri sürülemeyeceği, akdin hükümsüzlüğünün davacıya karşı ileri sürülmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olması ve hiç kimsenin kendi hilesinden yararlanamayacağı ilkesi gereğince, muvazaalı işlemi yapan davalı Şirket ortaklığının iş akdinin geçersiz nedenle feshi sonucuna bağlı yasal yaptırım sonucu doğan alacaklardan davalı belediye ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu-
Kısmi kamulaştırma nedeniyle kalan kısmın kıymetinde eksilme meydana geldiği takdirde, bu eksilen değer miktarının kamulaştırma bedeline ekleneceği-
Mahkemece, gider avansının ikmal edilmesi hususunda davacıya süre verilmiş ise de, talep edilen giderin keşif harç ve giderleri ile bilirkişi ücretleri olduğu, mahkemece verilen ara kararından anlaşıldığı, dosya kapsamı itibariyle tarafların belirttiği tüm delillerin HMK'nun 324. maddesinde belirtilen usullere uyulmak suretiyle toplanarak ve davalının açtığını belirttiği yönetim ataması ile aidat miktarını tespiti istemine ilişkin yerel mahkemenin dava dosyasının da işbu dava ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı şirket ile dava dışı şirket arasındaki organik bağ iddiası değerlendirilmesinde, davacı şirketin hisselerinin tamamının dava dışı şirkete devredildiği, adreslerinin aynı olduğu, kurucu ortağının ve faaliyet alanının aynı olduğu görülmekle iki şirket arasında organik bağ bulunduğu kanaatine varıldığı, hukuki ilişkin varlığını ispat yükü alacaklıda olduğundan alacaklının hukuki ilişkinin yani borcun varlığını kanıtlamak durumunda olduğunu ve davada ispat yükünün davalı belediye üzerinde olduğunu, İçişleri Bakanlığı müfettişi tarafından düzenlenen tazmin raporunun tanık beyanları doğrultusunda hazırlandığı, raporda bilimsel veriler kullanılmadığı, şüpheden uzak, ikna edici somut tespitler bulunmadığı, dayanak ihalelerin feshine ilişkin herhangi bir mahkeme kararı yahut derdest dava bulunmadığı, aksine davalı Belediye ile davacı şirketin bahsi geçen ihalelere ilişkin olarak borç bakiyeleri konusunda mutabık kaldığı, davalı Belediye'nin dava konusu faturayı emanet olarak muhasebe işlemlerine kaydettiği, dava konusu ihaleye ilişkin olarak da ayrıca mutabık kalındığı anlaşılmakla, bu haliyle ihalenin geçerliğini koruduğu, hukuk sisteminde geçerliliğini koruyan ihaleye dayanarak zarar iddiasında bulunan belediyenin eldeki davada bu iddiasına yönelik olarak ispat vasıtalarını kullanmadığı, bu yönde bir talebi olmadığı, tazmin raporuna dayanarak davayı reddettiği görülmekle zarar iddiasını ispat edemediği, zararın oluştuğunun kabul edilmesi halinde dahi, bu zararın alacaktan takas suretiyle mahsup edilmesi hususunun Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ve Türk Borçlar Kanunu takas mahsup hükümleri uyarınca gerçekleştirilmemiş olması nedenleriyle davanın kabulüne ve borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğundan davacının, kabul edilen alacağın %20’si oranında icra inkar talebinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.