Tanığın duruşmadan sonra mahkemeye müracaatla tanıklık yapmak istemediğine dair dilekçe vermiş olmasının tanıklıktan çekinme sebepleri bulunmadığı için sonuç doğurmayacağı-
Bir avukatın vekil sıfatıyla takip ettiği davada taraf tanığı olarak dinlenilmesinin mümkün olduğu-
Babalığın tespiti istemine ilişkin davalarda, mahkemece tarafların iddia ve savunmaları da dikkate alınarak babalık iddiası ile ilgili olarak çocuk, anne ve baba olduğu iddia edilen kişiye ait gerekli kan ve doku örneklerinin alınıp, DNA testi yaptırılıp, alınacak rapor doğrultusunda bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın ilk tescilinden itibaren tedavüllü tapu kaydının getirtilip, taşınmazın tarafların mirasbırakan babalarından intikal edip etmediği, taşınmazın kira gelirlerinin davalının savunmasında bildirdiği şirket borçlarına ve mirasbırakanların tereke borçlarına aktarılıp aktarılmadığı araştırılmadan, kiraya verenin davalı olduğu kira sözleşmesi de değerlendirilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu- Davacının eşi olan tanığa tanıklıktan çekinme hakkının bulunduğu hatırlatılmadan beyanın alınmasının isabetsiz olduğu-
Sözleşmeyi elinde tutan dava dışı avukatın mahkemeye karşı ileri sürdüğü hususları ancak müvekkiline karşı ileri sürebileceği, mahkemeye karşı ileri sürülemeyeceği, mahkemece bilirkişi incelemesine konu olacak sözleşme getirtilip inceletilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Boşanma davaları kamu düzenini ilgilendirdiğinden hakime geniş takdir hakkı tanındığı, tarafların bir dava üzerinde serbestçe hareket etme imkanına sahip olmadığı– Boşanma davalarında hakimin kanıtları serbestçe -ancak, objektif esaslara dayanarak- değerlendirilebileceği– Mahkemece maddi olayların takdirinde hataya düşülmesi halinde, hükmün Yargıtay’ca bozulacağı–
Avukatın vekâleten takip etmekte olduğu bir davada; taraflara oranla üçüncü kişi konumunda olduğundan görevi nedeniyle öğrendiği hususlar dışında, tanıklık etmek zorunda olup, tanık olarak dinlenilmesinde de yasal engel bulunmadığı, diğer tanıklar gibi HMK 240 vd gereğince dinlenilmesi gerektiği, aksi durumda; hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkının ihlal edilip, savunma hakkı kısıtlanacağından davacı tanığı dinlenilip tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği- "Avukatlık görevini bıraktıktan sonra tanık olarak dinlenilmesi gerektiği, aynı davada vekillik ve tanıklık görevlerinin bağdaşmayacağı, hukuk davalarında vekillerin yargılamanın tüm safhalarında aktif olarak taraf adına gerek usuli gerekse esasa ilişkin bütün işlemleri yürüttükleri, davada taraf olmayan kişilerin tanık olarak gösterilmesi gerektiği, diğer tanıkların dinlenilmesi aşamasında vekillerin hazır bulundukları da düşünüldüğünde tarafın aynı zamanda vekili olan tanığın dinlenilmesinin hak kaybına da neden olacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca kabul edilmediği-
Davacı tanıkları davacı iddiası doğrultusunda bir beyanda bulunmadıkları gibi günlük çalışma sistemi ve saatleri ile ilgili de bilgilerinin olmadığı görüldüğünden talebin reddine karar verilmesinin gerektiği-
4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 301. maddesi kapsamında çocuk tarafından açılan babalığın tespiti istemi-
Davacı tarafından tanık olarak ifadesine başvurulmak istenen bir kısım kişilerin davalı tüzel kişinin kanuni temsilcisi olduğunun anlaşıldığı, Özel Dairece, anılan kişilerin tanık olarak değil, taraf (kanuni temsilcisi) olarak isticvap edilmeleri istendiğinden Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel daire bozma kararına uyulması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.

  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor