Taşınmazların her iki tapu kaydının kapsamında kaldığının anlaşılması halinde önceki tarihli, doğru temele dayanan ve hukuki değerini koruyan tapu kaydına üstünlük tanınacağı, tarafların dayandıkları tapu kayıtlarının taşınmazları kapsamaması halinde taşınmazların padişah adına kayıtlı tapu kaydının kapsamında olup anılan tapu kaydının 431 sayılı Kanun gereğince Hazine'ye intikal etmiş olması da gözetilerek 4071 sayılı 3 Mart 1340 (1924) Tarihli ve 431 Sayılı Kanunla Hazine'ye Kalan Taşınmaz Mallardan Bazılarının Zilyedlerine Devri Hakkında Kanun hükümleri de dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerketiği-
Satış vaadi sözleşmesi iptali, şerhin terkini,-
Resmi tasfiye sonucunda artan miktarın, mirası reddeden miras-çılara değil hazineye verilmesi gerekeceği -
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK'nın) 588. maddesinden kaynaklanan gaiplik ve mal varlığının Hazineye devri isteklerine ilişkin davada, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
Gaip mirasçının hissesi-
Arsa vasfıyla kiraya verilen taşınmazın boşaltılmasına ilişkin istemlerin Borçlar Kanunu’nda öngörülen yöntemle gerçekleştirilmesi gerekeceği–
Davacılar kayıt maliki ile murisleri arasında şifahi olarak ölünceye kadar bakım sözleşmesi düzenlendiğini iddia etmiş iseler de, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin geçerliliğinin resmi şekilde yapılmasına bağlı olduğu, davacılar murisi ve ölümünden sonra davacıların bu nitelikteki sözleşmeye dayanarak tapulu taşınmazlarda sürdürdükleri zilyetliğin hukuki bir değeri de bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekeceği-
Davacının olumsuz zararını isteyebilmesi için, sözleşmenin feshedilmesinde bir kusurunun olmaması gerekeceği, davacının irtifak hakkının iptal edilmesinde kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini kanıtlayamadığı, bilakis sözleşmenin davacının kusurlu davranışı sonucu iptal edildiği anlaşıldığından, olumsuz zararını da isteyemeyeceği-
Mahluliyet kararlarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu, bu durumun, mahluliyet sebebi ile vakıf adına tescili istenen icareteynli vakıftan intikal eden gayrimenkule ilişkin tescil davasında geçerli olduğu-
Bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyaların teferruat niteliğinde olduğu, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden paya düşenden fazlasının ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanunu’nun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile istenebileceği- Tel çit taşınmazın bütünleyici parçası, dolayısıyla muhdesat niteliğinde olmamasına rağmen, tel çitin davacılar tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesinin doğru olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.