HMK m. 341/1 uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi ile ihtiyati tedbir talebinin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek karara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği- İhtiyati tedbir kararlarına karşı itiraz hususunun HMK'nun 394. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlendiği- İhtiyati tedbir kararlarına karşı yapılacak itirazları inceleme yetkisi ilk derece mahkemesine ait olup, HMK'nun 394/5. maddesinde de itiraz hakkında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabileceğinin öngörüldüğü- Ortada ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilmiş bir mahkeme kararının bulunmadığı, bu itibarla davalı vekilinin mahkemenin ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf talebinin reddi ile söz konusu bu dilekçesinin ihtiyati tedbire itiraz dilekçesi kabul edilip bu itirazla ilgili ilk derece mahkemesince HMK'nun 394. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verildiği-
Zilyedliğin eklenebilmesi için, zilyedler arasında hukuki bağ bulunması gerektiği-
Şirketin ihyasına ilişkin kararın TTK. m. 547 kapsamında "ek tasfiye" niteliğinde olup olmadığı, ihyasına karar verilen şirkete TTK. m 547/2 kapsamında tasfiye memurunun atanıp tescil ve ilanına karar verilmesinin gerekip gerekmediği-
Mahkemece duruşma açılarak davalıya duruşma gününü bildirir dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra öncelikle yargılamanın iadesi davasının mesmu olup olmadığına karar verilmesi, mesmu olduğu yönünde karar vermesi halinde yeniden yargılama yaparak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Gaiplik ve gaibin malvarlığının Hazineye intikal ettirilmesi isteklerine ilişkin davada görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu, bu davaların kayyıma da yöneltilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazların mutasarrıflarına vakıf malının kuru mülkiyetinin geçip geçmediği, buradan varılacak sonuca göre mutasarrıfın mirasçı bırakmadan ölmesi durumunda taşınmazın mülkiyetinin Hazine adına tescil edilip edilemeyeceği- Özel Dairenin ikinci bozma kararı önceki bozma kararını ortadan kaldıracak nitelikte olduğundan mahkemece verilen son kararın temyiz inceleme görevinin Özel Daireye değil, Hukuk Genel Kuruluna ait olduğu- 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki 429 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hükmün usulü kazanılmış hakkın istisnasını teşkil etmesi nedeniyle davalı yararına usulü kazanılmış hak doğduğundan söz edilemeyeceği- Dava konusu taşınmazların mutasarrıfları adına tescil edildikleri ve mutasarrıfların bila varis olarak ölü veya meçhul olduğunun tespit edildiği tarih itibariyle bu kişilerce taviz bedelinin ödenerek taşınmazların maliki olduğu hususu dosya kapsamı ile sabit olmadığından, dava konusu taşınmazların 2762 sayılı Kanun’un tasfiye hükümlerinin işlemesinden önce kuru mülkiyetinin mutasarrıfa geçtiği ve mutasarrıfın tam malik sıfatını kazandığının söylenemeyeceği- 2762 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinde açıklanan koşullar gerçekleşmeden mirasçı bırakmaksızın ölen mutasarrıflar, malik olamayacağı gibi tasarruf hakkı dahi sona ereceğinden taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçtiğinin de ileri sürülemeyeceği-
Davacı Hazine'nin tapu kayıtları varsa uygulanmalı, tapu kayıtları taşınmazı kapsamıyorsa dava konusu taşınmaz hakkında toprak komisyonunca ne gibi işlem yapıldığı ve ne olarak bırakıldığı belirlenmeli, dava konusu taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulup saptanmalı, taşınmazın geleneksel mera olup olmadığı araştırılmalı, teknik bilirkişiye tapu kaydı belirtmelik tutanağı varsa mera tahsis haritası ve dava dosyası kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan veren kroki düzenlettirilmeli, ziraat bilirkişisinden taşınmazın toprak yapısı, eğimi, niteliği, mera vasfında olup olmadığı hususunda gerekçeli rapor alınmalı, kanunları uyarınca Hazine'ye intikal eden yerler ile mera nitelikli yerlerin zilyetlik ile kazanılamayacağı düşünülmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak kanıtlar birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmasının gerekeceği-
Tapu malikinin ölmesi ve sulh hakimliğince mirasçılarına yapılan araştırmaya rağmen bulunamaması halinde, taşınmazın Hazineye geçeceği-
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI FOKAS/TÜRKİYE DAVASI
Soyut nitelikteki bilirkişi ve tanık beyanları bir değer taşımayacağından taşınmaz üzerinde yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan, zilyetliğin başlangıcı, süresi ve niteliği konusunda yer ve zamana dayalı bilgiler alınması; davacılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmesinin gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.