Öncesinde üzerinde davacıya ait intifa hakkı tescil edilmişken, kat irtifakı kurulması aşamasında dava konusu bağımsız bölüm kaydına intifa hakkının geçirilip, tescil edilmemesi, kayıtlara göre taşınmazın önce cebri satış, ardından da satış yoluyla davalı tarafından devralınması aşamasında sicil kaydında intifa hakkının yer almaması karşısında davalı iyiniyetle taşınmazı satın alan ve kullanan üçüncü kişi konumunda olup; haksız şagil sayılamayacağından davacının ecrimisil isteminin reddinin gerekeceği-
Karısının inşa ettirdiği binaya, kocanın masrafta (ödemede) bulunmasının, aksi kanıtlanmadıkça, «kadın lehine yapılmış bir (gizli) bağış» olarak kabul edeleceği -
Temlikin gerçek satış olduğu, mahkemece davacının muvazaa iddiasını ispatlayamadığı ve bedeller arasındaki aşırı oransızlığın tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağı saptanmak suretiyle davanın reddine karar verilmesinde ve bozmadan önce davalı taraf lehine maktu avukatlık ücretine hükmedildiği halde, davalı taraf bunu temyize getirmeyip bozmadan sonra noksan harç tamamlanmış olsa bile usuli kazanılmış hak olgusu gözetilerek davalı lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizliğin olmadığı-565.
2888 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce, son mirasçı olarak Hazineye intikal edip de, tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazların Yasada öngörülen istisnadan olması nedeniyle vakfına dönmelerine yasal olanak olmadığı, bu düzenleme karşısında icreteyn ve mukataa kayıtları taviz ve malı yoluyla terkin edilmemiş ve mülkiyeti öngörülen 10 yıllık sürenin sonunda kendiliğinden mutasarrıflarına geçen vakıf taşınmazların maliklerinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve taşınmazın 2762 s. Yasanın 29. maddesini değiştiren 2888 s. Yasanın yayın tarihine kadar Hazine adına tescil edilmemiş olmaları koşuluyla mahlulen vakfına döneceği-
2888 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihinden önce, son mirasçı olarak Hazine'ye intikal edip de, tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazların Yasa'da öngörülen istisnadan olması nedeniyle vakfına dönmelerine yasal olanak olmadığı, aktarılan bu düzenleme karşısında icareteyn ve mukataa kayıtları taviz vermek yoluyla terkin edilmemiş ve mülkiyeti öngörülen 10 yıllık sürenin sonunda (bu süre daha önce 4755 sayı ile 10 yıl daha uzatılmış ve 13.12.1955 tarihinde dolmuştur) kendiliğinden mutasarrıflarına geçen vakıf taşınmazların maliklerinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve taşınmazı 2762 sayılı Yasanın 29. maddesini değiştiren 2888 sayılı Yasanın yayın tarihine kadar Hazine adına tescil edilmemiş olmaları koşuluyla mahlulen vakfına döneceği-
Basit yargılama usulüne tabi olan iptal davalarına adli tatilde de bakılabildiğinden, adli tatilde geçen günlerin temyiz (ve karar düzeltme) süresine dahil olacağı–
Mal rejiminin ölüm sebebiyle tasfiyesi gereği tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde katkı payı alacağı isteğine ilişkin davaya aile mahkemesinde bakılacağı-
Davacıların miras bırakanın kızları, davalının ise tek oğlu olduğu, taşınmazın temliki sırasında gösterilen bedel ile gerçek değeri arasında açık fark bulunduğu, özellikle tanık anlatımlarına göre, taşınmazın satışının çevrede duyulmadığı, öte yandan bedel ödendiğinin savunulmasına rağmen intifa hakkının miras bırakan üzerinde bırakılarak yalnızca çıplak mülkiyetin devrinin hayatın olağan akışına uygun bir davranış olmayacağı, davalının taşınmazın miras bırakan tarafından satın alınması sırasında bedelini kendisinin ödediği ve keza muristen devralırken davacılara bedel ödediği yönündeki savunmalarının herhangi bir belge ile desteklenmediği, miras bırakanın taşınmazı satması için ihtiyacı veya makul nedeninin bulunduğunun da kanıtlanamadığı gözetildiğinde, anılan temlikin gerçek bir satış olmayıp mal kaçırma amaçlı ve bağış niteliğinde olduğu sonucuna varıldığı-
Bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil ile el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleri-
İntifa hakkı, murisin ölümü ile doğup; bu hak, çıplak mülkiyet sahibi olan diğer varislere karşı tereke mallarında ayni bir hak sayıldığından çıplak mülkiyet sahibi olan mirascıların kendi borçlarından dolayı alacaklılar tarafından, intifa hakkının taalluk ettiği tereke malları haczettirilemez; ancak borç müteveffaya ait ise, intifa hakkına bakılmaksızın alacaklılar tarafından haczettirilebileceği- Karı kocadan sağ kalan mirasdan mülkiyeti ihtiyar etmişse tereke borçlarından şahsi mallarıyla da mesul olacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.