Mahkeme kararında, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunmasının zorunlu olduğu-
Direnme kararlarının hukuksal niteliklerinin doğal sonucu ve gereği olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yapacağı inceleme ve değerlendirme sırasında gözeteceği temel unsurlardan birini direnme gerekçesi oluşturacağından, özel olarak bu bakımdan da direnme kararının gerekçeli olarak yazılmasının zorunlu olacağı, Özel Daire bozma ilamına hangi nedenlerle uyulmadığı, niçin yerinde bulunmadığı ve mahkemenin bozulan önceki kararının neden hukuka uygun olduğu hususlarının direnme kararında açıklanmasında kesin bir zorunluluk bulunacağı-
Ölü kişiye karşı dava açılamayacağı ve ölü kişi adına aynı zamanda iptal ve tescile karar verilemeyeceği- Ölenin mirasçılarının sonradan davaya dahil edilmek suretiyle de taraf teşkili sağlanamayacağı ve bu şekilde taraf teşkili sağlanan davaya devam edilemeyeceği, ölü kişilere karşı açılan davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemece, davacı tarafın alacak talebi hakkında yazılı şekilde kabul kararı verilmiş ise de; hüküm incelendiğinde ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar olmadığının anlaşıldığı, hüküm gerekçesinde, 1553 ve 748 parseller yönünden, bu taşınmazların 2002 öncesi edinildiği, davacı tarafın katkısını ispat edemediği bu nedenle bu taşınmazlara yönelik talebin reddedildiği, 1460,1522, 1542,1550 ve 1617 parseldeki taşınmazlar yönünden ise, edinim tarihleri nazar ve dikkate alınarak kök ve ek bilirkişi raporları doğrultusunda evlilik birliği içinde edinilen malların ½ oranında davacı yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, hükmedilen alacağın ne miktarda olduğu gerekçe ve hüküm fıkrasından anlaşılamadığı gibi, hangi taşınmaz için ne miktarda, hangi alacak kalemine hükmedildiğinin de anlaşılamadığı, mahkemece her bir taşınmaz için kabul edilen alacağın HMK'nin 297. maddesi gereği açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekirken, yazılı şekilde ne miktarda alacağa hükmedildiği anlaşılamayacak şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 310 ve devamı maddelerine göre feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı ve hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, bu durumda mahkemece, davacının feragati hakkında bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Kooperatifçe dava konusu taşınmazda kat irtifakı kurulmadığı beyan edilmiş olup davacının taleplerinden biri de tapu iptal ve tescil olması nedeniyle güncel tapu kaydının getirtilerek dava konusu taşınmazın davalı N. adına tescil edilip edilmediğinin tespiti ile dava konusu bağımsız bölüm üzerinde tahsis önceliği araştırılarak kimin üstün hakka sahip olduğunun tespit edilmesi gerektiği-
Mahkemece ikinci bozma kararına uyulmakla davalı lehine usulî kazanılmış hak oluşup oluşmadığı; buradan varılacak sonuca göre davacı işçi ile alt işveren şirket arasında düzenlenen iş sözleşmesinde davacının ücretinin yazılı olduğundan bahisle bu tarihten sonrası yönünden davacının aylık ücretine ilişkin bu değişikliği kabul edip etmediği, ücret farkı alacağı talebinin sonraki dönem için reddinin gerekip gerekmediği-
Yargıtay önceki kararı ücret araştırması yönünden bozmuş, davacı tarafın temyizindeki muvazaa iddiasına karşı ise, dairece bozma ilamında mahkeme kararında dava konusu alacaklardan davalılar müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulduğundan ve davacı tarafça muvazaaya dayalı ücret farkı v.s. gibi bir alacak talep edilmediğinden, davalılar arasındaki sözleşmenin muvazaalı olduğu iddiasının sonuca etkili olmadığının anlaşıldığı belirtildiğinden, bozma ilamının muvazaa yönünden kesin hüküm teşkil etmediği- Mahkemece davalılar arasındaki sözleşme ve şartnameler, davacıların murisinin hayatını kaybettiği iş kazasına yönelik iş yerinde düzenlenen iş müfettiş raporu içerikleri incelenerek ve gerekirse tanıklarda yeniden dinlenmek suretiyle davacıların murisinin tam olarak ne iş yaptığı, murisin çalıştığı sahada davalı Genel Müdürlüğün davacı ile aynı işi yapan işçisi bulunup bulunmadığının tespiti gerektiği-  Davalılar arasındaki sözleşme konusu işin yapılan asli iş olup olmadığı, asli işlerden ise, teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığı, yardımcı iş ise murisin hizmet alım sözleşmesine uygun olarak çalıştırılıp çalıştırılmadığı, yaptırılan iş yönünden murise emir ve talimatların kim/kimler tarafından verildiği, araç-gereçlerin nasıl temin edildiği, asıl işverenin gözetim ve denetim yükümlülüğünü aşacak boyutta ve özellikle yüklenici firmanın işverenlik sıfatını ortadan kaldıracak, onu bordro ya da kayden işveren durumuna sokacak hususların olup olmadığı üzerinde durularak, bu hususların açıklığa kavuşturulması ve özellikle de yüklenici şirketin, işyerinde davalı Genel Müdürlüğü'nden den ayrı ve bağımsız olarak kendine özgü organizasyon yapısı oluşturup oluşturmadığı hususlarının tespit edilmesi gerektiği-
Taşınmazın birden fazla kişiye kiraya verilmiş olması halinde, kiracılar arasında tahliye borcu bakımından zorunlu takip (dava) arkadaşlığı bulunduğundan ve tahliye borcu bölünemeyen borçlardan olduğundan, tüm kiracılar tarafından tahliye taahhüdünde bulunulması ve tahliye talebinin tüm kiracılara yöneltilmesi gerekeceği–
Çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve sicilin kütükten terkini isteği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.