Davacı tarafından ... A.Ş.’ye 19.11.1999 tarihinde 2.485,00 TL yatırıldığı, davacının mevduat alacağının ... A.Ş. yöneticilerinin kendilerine ait şirketlere usulsüz kredi verilmek suretiyle tüketildiği, alacağın ... Ltd.'den tahsil edilmesinin mümkün olmadığı, ... A.Ş.'nin bir kısım yöneticilerinin ... A.Ş. aracılığıyla Off Shore hesabı açtıran kişileri bankayı vasıta kılmak suretiyle dolandırdıkları ve davacının iradesinin açıkça fesada uğratıldığı gerekçesiyle 'davanın kabulü ile, 2.485,00 TL’nin 19.11.1999 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline' karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere davalı kocanın edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra (TMK.md.231) varsa kalan miktarın yarısının (TMK.md.236) davacı kadına bedel olarak verilmesinin gerekeceği-Taşınmazların ve traktörün karar tarihine en yakın sürüm değeri dikkate alınarak (TMK.md.231) bir hüküm kurulması gerekeceği-
6552 sayılı Kanun'dan yararlanmak için davasından feragat eden davacının Kurum'a yapmış olduğu başvurunun reddi halinde "sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceğinden" feragate rağmen davacının her zaman dava açma hakkı bulunduğu gibi, feragat olsa dahi kurumun re'sen tescil yetkisini bulunduğu-
6102 sayılı TTK'nun 808/1-b maddesi gereğince; çekin süresinde muhatap bankaya ibraz edildiğinin (ibraz günü de gösterilmek suretiyle) çekin üzerine yazılmış olan tarihli bir beyanla tespit edilmesi gerekeceği- Bu düzenlemeye göre çekin ibrazı katı şekli kurallara bağlanmamış, muhatap banka tarafından ibraz tarihinin yazılmış olması gerektiğinin belirtilmiş olduğu-
Tapu iptali ve tescil-
Davanın kabulünü gerektiren beyanın, kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğuracağı, davacının bu kabule karşı durmasının da sonuca etkili olmayacağı, hal böyle olunca, vekaletnamesinde yetkisi bulunan davalı vekilinin beyanının bağlayıcılığı ve kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğuracağı dikkate alınarak ayın olarak (iptal ve tescile) ; buna imar mevzuatının ifraza imkan vermemesi durumunda ise;isteğin paya dönüştürülmesi suretiyle, davacının payına hükmedilerek uyuşmazlığın çözümlenmesinin gerekeceği-
Mahkemenin " haciz tarihi itibariyle yapılan iş ve ödeme miktarları da göz önünde bulundurularak mahcuzların mülkiyetinin davacı 3. kişiye geçip geçtiği anlaşıldığından davacının istihkak davasının kabulüne" şeklindeki, anlam bütünlüğü bulunmayan ve tek cümleden oluşan gerekçenin, 6100 Sayılı HMK' nun 27. ve 297. maddelerinde açıklanan nitelikte bir yasal gerekçeyi içermediği- Mahkemece bir bütün olarak davacının istihkak davasının kabulüne karar verilmiş ise de, davanın esası hakkında asıl ve birleşen dosyalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi, asıl ve birleşen dosyalarda farklı tarihlerde haczedilen menkuller yönünden de istihkak iddiasında bulunulduğu halde bunları da kapsayacak bir hüküm kurulmamasının hatalı olduğu- İstihkak davasının konusu "menkul mallardan" oluşmasına rağmen hüküm yerinde "taşınmazlar üzerindeki" hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu- Yargılama giderlerine mahkemece re'sen hükmedileceği- Davanın esasına yönelik karar verildiğine göre; hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak tazminata, harca ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı, olumlu veya olumsuz bir karar verilmeyen faiz talebi hakkında yeni bir dava açma hak ve imkanına sahip bulunduğuna göre; önceki hükmün davalının temyizi üzerine başka nedenlerle bozulmasından sonra verilecek yeni kararda, ayrı bir dava açmaya gerek kalmaksızın önceki kararda unutulan faize de hükmedilmesinin, menfaatler dengesine ve usul ekonomisine uygun olacağı-
Davacılar, murisleri adına düzenlenmiş tapu tahsis belgesi ile murislerine ait olduğunu iddia ettikleri muhtesat bedellerini istediklerine ve muris A.K’ın, 15.06.1989 tarihinde ölmüş olup, geriye mirasçı olarak davacılardan başka M., A., F., A., Z. ve A. K. adlı mirasçıların da bulunduğu ve bu mirasçıların davada yer almadıkları tartışmasız olduğuna göre, olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyete dayalı istemin söz konusu olduğu-
İhale kesinleşmeden İİK’nun 135. maddesine göre taşınmazda oturan kişiye tahliye emri gönderilemeyeceği- İhale yapıldıktan sonra takibin iptal edilmesinin, kesinleşen ihalenin hüküm ve sonuçları üzerinde herhangi bir etkisi olmayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.