Boşanma-Tazminat
Davacının, vergide kayıtlı bulunduğu dönemde, sürenin 1479 s. Kanun kapsamında bağkur sigortalılığının tespiti istemine ilişkin dava-
Hazinenin davasının taşınmazın bataklık ve sazlık alanda kalan bölümün tamamına ilişkin olduğu, davalı tanık beyanları 20 K. 2002 tarihli jeolog raporu ve 28.02.2008 tarihli ziraat mühendisi bilirkişi raporundan teknik bilirkişi raporunda A ve B harfleri ile gösterilen alanların tespit öncesinde ve halen aktif bataklık vasfında devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, tespit tarihinde yürürlükte bulunan 5516 sayılı Bataklıkların Kurutulması ve Bundan Elde Edilecek Topraklar Hakkında Kanun hükümlerine göre kurutma çalışmasının da bulunmadığı göz önünde bulundurularak bu yerlerin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/C maddesi kapsamında devletin hüküm ve tasarruf altında bulunan özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğu gözönünde bulundurularak davanın kabulünün gerekeceği-
Şuf’a hükmünün, MK.705 uyarınca mülkiyet hakkı meydana getireceği -
İlamların infaz edilecek kısmının hüküm kısmı olduğu, icra mahkemesince hüküm kısmının yorumlanması veya değiştirilmesinin mümkün olmadığı, her ne kadar borçlular tarafından mahkeme kararı kesinleşmeden ayrılma akçesinin muaccel hale gelmeyeceği iddia edilmiş ise de bu hususun dar yetkili icra mahkemesince incelenemeyeceği, takibin iptaline ilişkin şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
2002 yılında açılmış bir davada alınan bilirkişi raporunda tespit edilen miktara itiraz etmeyen ve zarar miktarının fazlasını aldığını açıkça kabul eden davacı tarafın, 2008 yılında tekrar destekten yoksun kalma tazminatı istemesinin TMK'nun 2.maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu-
Akit yenilendikten sonra, kiracının tek taraflı olarak kira akdini feshedemeyeceği–
Davalının ............. tarihli dilekçedeki davanın kabulüne ilişkin beyanının, davaya son veren taraf işlemi olduğu ve HMK'nın 311. maddesi gözetildiğinde kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağı-
Davalının daha önce açtığı aile konutu şerhi konulmasına yönelik davasından feragat etmesinin taşınmazın aile konutu vasfını ortadan kaldırmayacağı ve sonradan açılacak davalar için kesin hüküm oluşturmayacağı-
Eşlerin sadakat yükümlülüğü evlilik birliği süresince geçerlidir ve boşanma yönünde oluşan karar kesin hüküm halini alıncaya kadar bu yükümlülüğün devam edeceği ve ortaya çıkan bu yeni hadisenin, kadının davasının sonucunu ve tarafların kusur durumları ile boşanmanın fer'i sonuçlarını etkileyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.