Davacı vekilinin dava dilekçesindeki açıklamalardan, davanın İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olduğu açık olduğu halde davanın TBK'nın 19. maddesine göre açılan muvazaalı işlemin iptali isteği olarak nitelendirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Davacı borçlunun kendisi hakkında başlattığı icra takibini sonuçsuz bırakmak için üçüncü kişiyle anlaşarak kendisi hakkında muvazaalı bir icra takibi başlattığı" ileri sürmüş olup bu davalı üçüncü kişinin takibi, davacının alacağının doğduğu tarihten sonra başlatıldığı, borçlunun ödeme emrini bizzat tebliğ aldıktan sonra icra müdürlüğüne dilekçe vererek, takibin kesinleşmesine muvafakat ettiği ve adına kayıtlı taşınmazlar üzerine haciz konulabileceğini belirttiği anlaşıldığından, davacının İİK 277 vd. maddelerine dayalı olarak tasarrufun iptali davası açabileceği- Davalı üçüncü kişinin davacı alacaklının alacağından haberdar olduğu, davalı üçüncü kişinin borçluya (700.000,00 TL verebilecek) ekonomik gücü olmadığı, borçlu ile arkadaş oldukları, davalı borçlunun tefecilere bulaşınca senet vererek alacaklı gösterdiği üçüncü kişinin mal varlığına konulacak haczi engellemeye çalıştığını" belirtmesi, karşısında davacının davalılar arasındaki takibin muvazaalı olduğu yönündeki iddiasını ispatladığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
7. HD. 06.11.2024 T. E: 2343, K: 4925
Davacı taraf davalının kendisine bakıp gözeteceği yönündeki telkinleri sonucu çekişmeli taşınmazı satış biçiminde temlik ettiğini, ancak bakım borcunun yerine getirilmediğini ileri sürerek iptal ve tescil talebinde bulunmuş olduğuna göre; davanın hile hukuksal nedenine dayandığı, aldatmanın(hile) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılmasının hiç bir şekle bağlı olmadığı, aldatma öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabileceği hususlarının değerlendirilmesi gerekeceği-
Toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmek için sendika üyeliği şartının aranmadığı- Toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara yüksek işletme kredisi faizinin uygulanmayacağı- Yüksek Hakem Kurulu kararıyla imzalanan toplu iş sözleşmesi, işçinin 6356 sayılı Kanun hükümlerine göre yararlandığı bir toplu iş sözleşmesi olmadığından ikramiye alacağı talebine, taleple de bağlı kalınarak en yüksek işletme kredisi faizini geçmemek üzere bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilmesinin gerektiği-
Miras muvaazasına ilişkin uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu, bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşıdığı, bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılması gerektiği- miras bırakan, sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa, mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı -
Haberin gerçek ve güncel bir konuya ilişkin yapıldığı, verilmesinde kamu yararı bulunduğu, kullanılan söz ve ifadeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde basın ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğu, davacının kişilik haklarına saldırı bulunmadığı-
Davacı idare ile davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemi-
Tarafı kim olursa olsun sözleşmelerde asgari ücret fiyat farkı ödenmesinin önüne geçen hükümler konulması veya birtakım gerekçelerle bunun önüne geçilmeye çalışılmasının asgari ücretin kamu düzeni niteliğiyle bağdaşmayacağı- Hizmet sözleşmesinde asgari ücret altında ödeme yapılmasına ilişkin hükümlerin yok hükmünde olduğu- Asgari ücretin altında yapılan ödemeye ihtirazi kayıt konulmadan kabul edildiği gerekçe gösterilerek bu konudaki talebin reddedilemeyeceği- Hizmet alım sözleşmesi kapsamında davalı yanca yapılan ödemelere asgari ücret fiyat farkının eklenmediği anlaşıldığından bilirkişi marifetiyle eski ve yeni brüt asgari ücret tutarları arasındaki fiyat farkının hesaplanması ile tespit edilecek miktar üzerinden asgari ücret fiyat farkı alacağına karar verilmesi gerektiği-
Ücretin, toplu iş sözleşmesinde öngörülen hangi ücret skalası uygulanarak belirlenmesi gerektiğine ilişkin somut uyuşmazlıkta- Davacının, 09.01.2007 tarihinden beri Türkiye Yol-İş Sendikası üyesi olup Türkiye İl Özel İdaresi ile davacının üyesi olduğu bu Sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinin 17 nci maddesinde, 01.03.2005 tarihinden sonra işe girenler için Ek-1/B skalasındaki ücretin ödenmesi gerektiğine ilişkin düzenleme mevcut olduğu, Davacının ücreti bu skalaya göre hesaplanıp ödendiği, işe giriş tarihi dikkate alındığında, 01.03.2005 tarihinden önce işe girenler için uygulanan Ek-1/A skalasının davacıya uygulanması mümkün olmadığı-
Kamulaştırılan taşınmazın 6830 sayılı Kanun'un 17 nci maddesi uyarınca tescil istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.