Taraf markalarında asıl ve ayırt edici unsurunun "TRAKYA" sözcüğünün temsil ettiği, yerleşik yargı uygulamaları uyarınca "TRAKYA" ibarelerinin markaların esas ve ayırt edici unsurlarından birisi olması halinde korunmak zorunluluğunun bulunduğu, davalı şirketin başvurusunun kapsamında yer alan 29 uncu sınıftaki ürünlerin, davacı markalarının kapsamlarında da aynen yer aldığı gerekçesiyle davaya konu markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verileceği-
Hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu-
Uyuşmazlık, TMK’nın 713/1. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir... Davaya konu taşınmazın hangi nedenle tescil harici bırakıldığı araştırılmamış; imar planı kapsamında bulunup bulunmadığı ilgili Belediye Başkanlıklarından sorulmamış; ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi yönünden ayrıntılı rapor alınmamış; zira yine söz konusu hususların tespiti amacıyla yöntemine uygun şekilde hava fotoğrafı incelemesi yaptırılmamış; dosya arasında yer alan soyut içerikli ve zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda açıklama içermeyen, yalnızca dava konusu taşınmazı değerini belirtilmekle yetinilen bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Davalı şirketin imtiyaz sahibi olduğu gazetede yayınlanan haber nedeniyle davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı iddiasına dayalı manevi tazminat ve yayın istemi- Haberde geçen söz ve ifadelerin, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı-
7. HD. 28.11.2024 T. E: 390, K: 5343
İşyerinin devri ile birlikte istihdam, organik bağ, tüzel kişilik perdesinin aralanması kavramları birbirinden tamamen farklı kavramlar olduğu, işyeri devrinde devredenin devralanla müteselsilen sorumluluğu belirli bir süre ve belirli alacaklar ile sınırlı iken, birlikte istihdamın varlığı hâlinde işverenlerin işçiye karşı ayrı ayrı müteselsilen sorumlu olduğu- Davalıların ortaklarının aynı olması veya adreslerinin aynı olması gibi unsurların işyeri devrinin kabulü için gerekli unsurlar olmadığı- Davalı Anonim Şirketi vekili "davacının kendi işçileri olmadığını, diğer davalıdan demirbaş ve hastane adı alımına yönelik sözleşme yapıldığını ve işyeri devri bulunmadığını" savunmuş ve mahkemece hastane ruhsatının devredildiği gerekçesiyle davalıların birlikte sorumluluğuna dair hüküm kurulmuşsa da, işyeri devrinin temel ölçütünün ekonomik birliğin kimliğinin korunması olduğu- Ekonomik birliğin, salt bir faaliyet olmayıp, birliğin kimliğinin, personeli, yönetim kadrosu, iş organizasyonu, üretim yöntemleri ve gerektiğinde kullanılan işyeri araçlarından oluşacağı- Davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin açıklığa kavuşturulması ve buna göre talep edilen alacaklardan sorumlu olabilecekleri miktarların belirlenmesi gerektiği- İşyeri devrinin varlığı hâlinde devreden işverenin feshe bağlı alacaklar nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun olmayacağı, ayrıca diğer alacaklar yönünden devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlı olduğu ve bu sürenin resen dikkate alınması gerektiği-
Takip dosyası incelendiğinde, taşınmazlara müteaddit defalar haciz konduğu, ancak hacizlerden sonra İİK’nun 106-110. maddeleri gereğince süresi içerisinde satış istenmediği, her ne kadar ............. tarihinde bir miktar satış avansı yatırılmış ise de geçerli bir satış talebinin yapılmadığı görülmekle Bölge Adliye Mahkemesince, bu gerekçe ile şikayetin kabulüne karar verilerek hacizlerin kaldırılması gerekeceği-
Davanın marka ve tasarım haklarına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men'i, ref'i ile maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu- İlk derece mahkemesince "Ürünlere ve tanıtım evrakına el konulmasına, el konulan ürün ve tanıtım evrakının masrafı davalıdan alınarak imhasına" karar verildiğinden, bilirkişi raporunda davalının satışa konu edemeyeceği imha edilmesi gereken 1890 adet ürün dahil edilerek toplam 3390 adet ürün üzerinden yapılan hesaba göre karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalı şirkette ortak olan davacının haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesi talebi- Dosyada bulunan SGK yazı cevabına göre davacı pay sahibinin, 2015-2017 yıllarına ilişkin prim borçlarını hissesine düşen oranda ödediği, davacının kâr payı almadığı ve şirketin 2016 yılı kaydi öz sermayesinin 729.619,85 TL olduğu, borca batık olmadığı halde, iki ortaklı şirkette, diğer hakim ortağın yönetici sıfatıyla şirket işlerinde gerekli özeni göstermemesinin sonucu olarak, şirketin prim borçlarını ödemek zorunda bırakılan küçük pay sahibi davacının ortaklığa devam etmesinin beklenemeyeceği-
Trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.