Uyuşmazlık, öncelikle Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın esası hakkında verilen kararın nasıl kurulması gerektiğine, kabule göre ise 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine ve uygulanan toplu iş sözleşmesi ilgili hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep konusu fark alacaklarının bulunup bulunmadığına ve hüküm altına alınan alacaklara uygulanması gereken faizin başlangıç tarihi ile türüne ilişkindir...
Uyuşmazlık, sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçiye kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenmesi gereken ücretin tespiti ve fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ve uygulanacak faiz oranına ilişkindir...
İcra emrinin borçlu vekiline tebliğ edilmediği, öğrenme tarihinin 21.08.2020 olduğu, takip kesinleşmeden haciz uygulandığı, paranın iadesi için ise İİK'nın 361. maddesindeki şartların oluşmadığı gerekçesi ile icra emri tebliğ tarihinin 21.08.2020 olarak düzeltilmesine, hacizlerin kaldırılmasına, tahsil edilen paranın iadesine ilişkin talebin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
TBK’nın 475/1. maddelerinde ifade edildiği gibi, iş sahibinin hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ve sözleşme hükümlerine aykırı olduğu anlaşıldığından, bu durumda 6100 sayılı HMK'nın 33. maddesi gereğince hakim Türk Hukukunu re'sen uygulayacağından, maddi vakıaları ileri sürüp kanıtlamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan, davacının sözleşmeden dönmede haklı olduğu-
İkinci haciz ihbarnamesinin usulüne uygun düzenlenmemesi nedeniyle itirazın geçerli kabul edilmesine ilişkin üçüncü kişi tarafından yapılan şikayetin süresiz yapılabileceği- İcra müdürlüğünün numarasının hatalı yazdığı ikinci haciz ihbarnamesinin usulsüz olduğu ve bu haciz ihbarnamesinin tebliği ile itiraz süresinin başlamayacağı ve bu durumda üçüncü kişinin ikinci haciz ihbarnamesine itirazının süresinde olduğu- İkinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz edilmesine rağmen, üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilerek borcun üçüncü kişinin zimmetinde sayılması ve aleyhinde haciz istenmesinin de mümkün olmadığı-
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir... Muris muvazaasından söz edebilmek için öncelikle mirasbırakanın, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmak doğrultusunda açıklamak suretiyle devretme iradesinin bulunması gerektiği kuşkusuzdur. Dava konusu taşınmazların davalıya temlik edildiği tarih itibariyle mirasbırakanın ehliyetli olmadığı, iradi bir işlem olan muris muvazaasına dayalı bir devir yapılmadığı, bir başka ifade ile ehliyetsiz olduğu belirlenen mirasbırakanın iradesinden söz edilemeyeceği ve temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunun kabul edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Dava dilekçesinde muris muvazaası yanında ehliyetsizlik iddiasına dayanıldığı ve ön inceleme duruşmasında hukuki nitelendirmenin buna göre yapıldığı kabul edilse dahi, davacıların miras paylarına hasren dava açtıkları, terekeye döndürme isteminin bulunmadığı, çekişmeli taşınmazların ise dava tarihinde mirasçı olmayan üçüncü kişi adına kayıtlı olduğu, davacılar dışında başkaca mirasçının da bulunduğu dosya kapsamı ile sabit olup, mirasbırakana tebaan kayıt maliki üçüncü kişiye karşı ehliyetsizlik hukuki nedenine dayalı olarak pay oranında açılan tapu iptali ve tescil davasının dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
3. HD. 12.09.2018 T. E: 2016/21418, K: 8458-
Çekişme konusu taşınmaz kaydının davalı taraf adına oluşumunun illetten yoksun olduğu, bu nedenle yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu iddiasına dayalı olduğu açık olup bu tür davaların mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman açılabileceği kabul edildiğinden davaya dayanak icra takip dosyası aslı evrak arasına alınarak, davacıya yapılan  ödeme emrinin 19.03.2012 tarihinde tebliğ edildiğinin tespitine ve tebligat tarihinin bu şekilde düzeltilmesine yönelik kesinleşmiş mahkeme kararına istinaden icra takip dosyasında ne gibi işlem yapıldığının denetlenerek yolsuz tescil iddiasının araştırılıp karar verileceği-
Direnme kararı verildikten sonra söz konusu karar esas yönünden bozulmadan başka bir karar verilmesinin mümkün olmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.03.2019 tarihli ve 2017/12-766 Esas 2019/289 Karar sayılı kararında direnme kararının esas yönünden doğru veya yanlış olduğu yönünde bir inceleme yapılmadığı hususu göz önüne alındığında, mahkeme tarafından Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında açıklandığı şekilde bir direnme kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile direnme kararı esastan bozulmuş gibi yorumlanarak Dairemizin bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra davanın kabulüne dair karar vermesinin isabetli olmadığı-
Teminat yükünün paylaştırılması suretiyle paylı ipotek için yapılan takiplere ilişkin takip talebinde tüm ipotekli taşınmazların gösterilmemesinin takibin iptali sonucunu doğurmayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.