Hizmet alım sözleşmesi kapsamında alt işveren işçisi olarak çalışmakta iken 02.04.2018 tarihi itibarıyla kamu bünyesinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçinin toplu iş sözleşmesinin ilgili maddesi uyarınca söz konusu ücret zammının ancak 01.07.2020 tarihinden önce toplu iş sözleşmesinden faydalanabilecek durumda olan işçiler yönünden uygulanabileceği, sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçi bakımından 10.08.2020 tarihinde imzalanan ve 01.01.2019 - 31.12.2020 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinden yararlanmanın en erken 01.11.2020 tarihinde mümkün olabileceği gözden kaçırılarak 01.01.2021 tarihinden sonraya ilişkin fark hizmet zammı alacağının hesaplanarak hüküm altına alınmasının isabetli olmadığı-
4. HD. 03.04.2023 T. E: 2021/26746, K: 4824
Davacı tarafça dava konusu taşınmazın 10.05.1968, 14.06.1968, 17.06.1968 tarihli noterde düzenleme şeklinde yapılan satış vaadi sözleşmeleri gereğince bedelleri ödenerek murisleri tarafından zilyetliğinin devralındığı, uzun yıllardır kendileri tarafından kullanıldığı ve bir kısım davalıların murisleri olan maliklerin ise 1980 tarihinden önce ölmeleri nedeniyle, TMK 713/2. maddede düzenlenen ölüm sebebiyle kazanım koşullarının oluştuğu iddia edilmiş ise de, mahkemece dayanılan iddia ve hukuki sebebe göre araştırma yapılmadan, davanın hukuki nitelendirmesinde hataya düşülerek TMK’nin 713/1. maddesinde düzenlenen olağanüstü zamanaşımı nedeniyle tescil davasına yönelik araştırma yapılarak karar verilmesinin doğru olmadığı- Yargılama sırasında vefat ettiği anlaşılan davalı ... mirasçılarına usulüne uygun tebligat çıkarılarak davaya dahil edilmeden, savunma hakları kısıtlanarak aleyhlerinde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 426. maddesinde temsil kayyımı gerektiren haller düzenlenmiş olup, bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa vesayet makamının, ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atayacağı-Temsil kayyımı atanmasına konu menfaat çatışmasının tarafları, temsil olunan ile onun yasal temsilcileri olduğu- Küçüğün menfaati ile yasal temsilcinin menfaati arasında salt soyut bir tehlike olasılığının varlığının da, temsil kayyımı atanması için yeterli olduğu-
Hakimin, tarafların hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp maddi vakıalarla bağlı olacağı-
BK’nın 336. ve İİK’nın 270 inci maddelerinden bahisle, hapis hakkı için defter yapılması geçici hukuki koruma niteliğinde olup defter yapılması sırasında taşınırların değerinin belirlenmesinin, takipten sonra satışa hazırlık için yapılan kıymet takdiri ile aynı nitelikte olmadığı, alacaklının hapis hakkının “İşlemiş bir yıllık ve işlemekte olan altı aylık kira bedeli” ile sınırlı olduğu, bu sınırın aşılıp aşılmadığının tespiti için kıymet takdiri yapıldığını, bu bakımdan alacaklı tarafından taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildikten sonra icra müdürlüğünce satışa hazırlık için taşınırların kıymet takdirinin yapılması gerektiği, takipten sonra kıymet takdiri yapılmadığına göre borçlunun defterde belirtilen değerlerin hatalı olduğuna yönelik şikayetinin reddine ilişkin .............. İcra Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile kıymet takdirinin kesinleştiğinin söylenemeyeceği, takip konusu taşınırların kıymet takdiri yapılmadığından İİK’nın 150/f maddesi uyarınca alacaklıya geçici rehin açığı belgesi verilmesi koşullarının oluşmadığı-
«Usulsüz tebliğ»le ilgili istemin, tetkik mercine ‘gecikmiş itiraz’ şeklinde sunulmuş olması halinde de, başvurunun hukukî niteliği hakimce belirleneceğinden (HUMK. 76; şimdi; HMK. 33) istemin «şikayet» olarak incelenip sonuçlandırılması gerekeceği–
Dosya kapsamından dava konusu taşınmazın bulunduğu apartmanın 3 katlı değil 10 katlı olduğu, taşınmazı devreden davalı borçlunun 8.katta, devralan davalı 3. kişinin 4. katta oturduğu, davalı borçlunun taşınmazını devrettikten sonra apartmanda yaşamaya devam etmediği ve devralan davalı 3. kişi H.Ö.' nün taşınmazda tadilat yaptırdığı, elektrik, su, doğalgaz vs. aboneliklerini üzerine alarak bu dairede ikamet etmeye başladığı anlaşılmakla; mahkemece verilen "davanın reddine" ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Taşınmazın paylı mülkiyete tabi olması nedeniyle şikayetin borçlunun pay oranı esas alınarak çözümlenmesi gerektiği belirtildikten sonra, mahkemece alınan bilirkişi raporunda, taşınmazın borçluya ait 1/4 hisse değerinin 150.000,00 TL, borçlunun satın alabileceği haline münasip ev değerinin ise 300.000,00 TL olarak belirlenmesi karşısında, şikayete konu taşınmazın borçlunun haline münasip evi olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulü ile şikayete konu taşınmazdaki borçlunun 1/4 hissesine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği- HMK'nın 326. maddesinde yer alan, kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına ilişkin düzenleme gereğince, borçlunun meskeniyet şikayetinde haklı olması ve alacaklının aşamalarda şikayetin reddi talebini sürdürmesi nedeniyle, alacaklı aleyhine yargılama giderleri ve HMK'nın 323/ğ maddesi gereğince yargılama giderleri kapsamında olan vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.